Hastalık hâlinde, günahlarına tevbe etmesi sünnettir.
Hadîs-i şerîfde: “Bir kul hastalanıp, sonra iyileşince, hâli iyi olmazsa, yanındaki hafaza melekleri, biz onu iyileştirdik, ama o âfiyyet bulmadı, ya’nî hâlini düzeltmedi derler” buyuruldu.
Hasta iken şu düâyı çok okur: “Lâ ilâhe illâllahü vahdehü lâ şerîke lehü lehül mülkü ve lehül hamdü yuhyî ve yümîtü ve hüve hayyün lâ yemûtü ebeden. Sübhânellahi Rabbil ibâdi ve rabbil bilâd. Vel hamdü lillâhi kesîren tayyiben mübâreken fîhi alâ külli hâl. Vallahü ekberü kebîren, celâlullahi ve kibriyâühü ve azametühü ve kudretühü bikülli mekân. Allahümme in künte kadayte aleyyel mevte fağfirlî verhamnî min zünûbî ve eskinnî cennete adnin.”
Hazret-i Âişe anlatır: Resûlullah’dan duydum: “Birinize derd, keder, hastalık gelince, üç defa “Sübhâneke innî küntü minezzâlimîn” desin” buyurdu.
Hazret-i Enes anlatır. Resûlullah’a bir köylü gelip, “ben hastayım, yediğim içtiğim karnımda durmuyor; iyi olmam için bana düâ et” dedi. Resûlullah: “Bir şey yediğin veya içtiğin zaman,“Bismillâhillezî lâ yedurru me’asmihî şey’ün fil-ardı ve lâ fissemâi ve hüves-semî’ul alîm, yâ hayyü yâ kayyûm” söyle, büyük de olsa, hastalık sana zarar vermez” buyurdu.
Peygamberimiz Eshâbına, bütün ağrı ve ateşli hastalıklar için: “Bismillâhil kebîr eûzü billâhil azîm min şerri külli ırkın ne’ar ve şerri harrin-nâr” düâsını okumağı öğretirdi.