ARA
EVLİYALAR ANSİKLOPEDİSİ

MUSTAFA BEKRÎ

Büyük velîlerden. İsmi Mustafa babasİnİnki Ali'dir. Soyu hazret-i Ebû Bekr'e ulaŞİr. 1688 (H.1099) senesinde Kudüs'te do?du. 1749 (H.1162) senesi Rebî'ül-evvel ayİnİn üçünde Pazartesi gecesi yatsİ namazİndan sonra Kâhire'de vefât etti. Karâfe-i kübrâ denilen yere defnedildi.

Mustafa Bekrî altİ aylİk iken babasİnİ kaybetti. Bunun üzerine amcasİ Ahmed bin Kemâlüddîn'in yanİnda büyüdü. İlk olarak, Abdürrahmân bin Muhyiddîn Selîmî ve Muhammed ibni Mevâhib'den ilim tahsîl etti. Muhammed ibni İbrâhim ile ders müzâkeresi yaptİlar. Hâfİz ibni Hacer'in Sahîh-i BuhârîŞerhini okudu. Büyük âlim Abdülganî Nablüsî hazretlerinin derslerini tâkib ederek, ileri gelen talebelerinden oldu. Allahü teâlânİn tevfîki ve yüksek kâbiliyeti ile az zamanda birçok ilim tahsîl ederek, tefsîr ve hadîs ilimlerinde derin bilgilere sâhib oldu. Abdülganî Nablüsî hazretlerinden, Muhyiddîn-i Arabî'nin Tedbîrât-İ İlâhiyye ve Fütûhât-İ Mekkiyye adlİ eserlerinin bâzİ bölümlerini okudu. Tasavvuf yolunu, Halvetiyye yolunun büyüklerinden Şeyh Abdüllatîf Halebî'den ö?rendi.

Mustafa Bekrî, hac farîzasİnİ yerine getirdikten sonra Mİsİr'a gitti. Burada Hacİ Baba diye meŞhûr olan Şeyh Mustafa ile görüŞtü ve ona talebe oldu. Onun yanİnda "Erbe'în" denilen riyâzetini tamamladİ. Hocasİnİn emri ile Şam'a gitti ve burada insanlara do?ru yolu göstermeye baŞladİ.

Mustafa Bekrî, hocasİ Abdüllatîf Halebî'den hilâfet alİnca, mânevî yüksekli?in verdi?i aŞkİn tesiri ile inzivâ hayâtİnİ tercih etti. Devamlİ Allahü teâlânİn zikri ile meŞgûl oldu. Nefsinin arzu ve isteklerine karŞİ mücâdele etti. Tasavvuf yolunda talebe yetiŞtirme izni aldİ?İ zaman çok gençti. Hocasİ vefât ettikten sonra, hocasİnİn yerine geçti. 1710 senesinde Beyt-i Makdis'e gitti. Burada insanlara do?ru yolu anlattİ. Sonra Yafa'ya geçti. Yafa'da Necmüddîn ibni Hayreddîn-i Remlî ile görüŞtü. Ondan İmâm-İ Mâlik hazretlerinin Muvattâ ismindeki eserinin bir bölümünü okudu. Bu kitabİn tamâmİnİ ders olarak okutmak ve hadîs-i Şerîf rivâyet etmek için izin aldİ. Sonra Şam'a dönerek, insanlara vâz ve nasîhatte bulunmaya baŞladİ. 1714 senesinde Şam'a ve oradan Halep yoluyla Ba?dât'a gitti. Ba?dat'ta Seyyid Abdülkâdir-i Geylânî hazretlerinin kabrini ziyâret etti. Mübârek rûhundan feyz aldİ.

Mustafa Bekrî, ilim ö?renmek ve büyük zâtlarİn kabirlerini ziyâret etmek için birçok beldelere gitti. Bu ziyâretleri sİrasİnda İstanbul'a da gelen Mustafa Bekrî, 1717 senesinde Muharrem ayİnİn on ikisinde İstanbul'dan ayrİlarak Şam'a gitti. Orada bulunan Hocasİ Abdülkâdir Nablüsî ile görüŞtü. 1732 senesinde ikinci defâ hacca gitti. DönüŞte Kudüs'e u?radİ. Sonra çeŞitli yerlere seyahatler yapan Mustafa Bekrî, en sonunda Kâhire'ye yerleŞti ve burada vefât etti.

Sefînet-ül-Evliyâ kitabİnİn müellifi onun hakkİnda Şöyle demektedir: "Çok sayİda zâtİn hayâtİnİ yazdİm. Mustafa Bekrî hazretleri kadar çok seyahat etmiŞ bir zâta rastlamadİm. EŞine az rastlanan bir zâttİr. İlim ve irfân bakİmİndan çok yüksek derecelere sâhiptir. Yaptİ?İ çok sayİda seyahatlere ra?men pekçok eser yazdİ. Birkaç eserini mütâlaa ettim. Eserlerin herbirisi deryâ idi. Mustafa Bekrî hazretlerinin halîfelerinin sayİsİ yirmi kadardİr. Her biri yüksek derecelere kavuŞmuŞtur."

Yûsuf Nebhânî de Şöyle demektedir: "Mustafa Bekrî'nin çok sayİda eserini gördüm. Bu eserlerinden, kendi el yazİsİ ile yazdİ?İ El-Makâmât-ür-Rûmiyye ismindeki eserine rastladİm. Üzerinde, EŞmûnî HâŞiyesi'nin sâhibi Yûsuf Hafnî'nin el yazİsİyla yazİlmİŞ bir takrîzi vardİ. Mustafa Bekrî, bütün eserlerini Mescid-i Aksâ civârİndaki Ebüssü'ûdo?ullarİ dergâhİna vakfetmiŞtir. Şimdi bu kitaplarİn ço?u zâyi olmuŞtur."

Mustafa Bekrî hazretlerinin yazdİ?İ eserlerden bâzİlarİ Şunlardİr: 1) Elfiyetün fit-Tasavvuf, 2) El-Vird-üs-Seheri, 3) El-Fark-ul-Mü'zin bit-Tarebi fil-Farkİ Beynel-Acem vel-Arab, 4) Sebîl-ün-Necât vel-İlticâ fit-Tevessül bi Hurûf-il-Hicâ, 5) Es-Süyûf-ül-Haddâd fir-Reddi alâ Ehl-iz-Zendika vel-İlhâd, 6) Şerhun alâ Hizb-il-İmâm eŞ-Şa'rânî, 7) Şerhun alâ Kasîdet-il-İmâm Ebû Hâmid Gazâlî, 8) Şerhu Kasîdet-it-Tâiyye li İbn-i Fârİd, 9) El-Cevâb-üŞ-Şâfî vel-Lübâb-ül-Kâfî, 10) KeŞf-üs-Sadâ, 11) El-Hullet-ül-Fâniyye, 12) El-Hediyyet-un-Nediyye lil-Ümmet-il-Muhammediyye.

 

KAYNAKLAR

1) Mu'cem-ül-Müellifîn; c.12, s.271

2) Silk-üd-Dürer; c.4, s.190

3) Esmâ-ül-Müellifîn; c.2, s.446

4) El-A'lâm; c.7, s.239

5) Câmiu Kerâmât-il-Evliyâ; c.2, s.254

6) Sefînet-ül-Evliyâ; c.4, s.122

7) Acâib-ül-Âsâr; c.1, s.246

8) Târih-i Cebertî; c.1, s.246

9) İslâm Âlimleri Ansiklopedisi; c.17, s.130

ÜLKELER
ŞEHİRLER
EVLİYALAR