Hindistan’da yetişen büyük velîlerden. İsmi, Mevlânâ Kâsım Ali Bedahşî olup, önceleri Hâce Muhammed Bâkî-billah hazretlerinin talebelerinden iken, terbiyesi ve bu yolda yetişmesi, İmâm-ı Rabbânî hazretlerine havale olunanlardandır. Doğum ve vefât târihleri tam olarak tesbit edilememiş ise de onbirinci asrın ortalarında vefât etmiş olduğu bilinmektedir.
Rivâyet edilir ki: Mevlânâ Kâsım Ali önceleri Hâce Muhammed Bâkî-billah hazretlerinin talebelerinden idi. Hâce hazretleri, onun terbiyesini, ma’nevî olarak yetişmesini, İmâm-ı Rabbânî hazretlerine havale etmiş, o da Mevlânâ’nın yetişmesi için çok gayret etmiştir, İmâm-ı Rabbânî (kuddise sirruh), Bâkî-billah hazretlerine gönderdiği bir mektûpta Mevlânâ’nın hâlini şöyle anlatır: “Mevlânâ Kâsım’ın hâli daha iyidir. Hâllere gark oluyor ve kendini unutuyor. Adımını bütün cezbe makamlarından yukarıya attı....”
Yine İmâm-ı Rabbânî (kuddise sirruh), Bâkî-billah hazretlerine yazdığı başka bir mektûbunda; “Mevlânâ Kâsım Ali’nin herkesi en yüksek makama ulaştırmaktan nasîbi vardır. Herşeyin doğrusunu yine Allahü teâlâ bilir” diye yazmıştır.
İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin Mektûbât’ının birinci cild, 118. mektûbu Mevlânâ Kâsım Ali’ye yazılmış olup şöyledir:
“Bizi sevenlerden Mevlânâ Kâsım Ali’nin yolladığı mektûp geldi. İçindekiler anlaşıldı. Fussilet sûresinin 46. âyet-i kerîmesinde meâlen: “İyi iş yapan kendine iyilik etmiş olur. Kötülük yapan da, kendine etmiş olur” buyuruldu. Hâce Abdullah-ı Ensârî (rahmetullahi aleyh) buyurdu ki: “Yâ Rabbî! Her kimi helak etmek istersen, bizim üzerimize saldırtırsın.” Fârisî beyt tercümesi:
Korkarım ki, dertlilere gülenler,
Tard olurlar, îmânı gaybederler.
Hak teâlâ, bütün müslümanları, bu fakirlere (tasavvuf büyüklerine) inanmamaktan ve onlara laf atmaktan korusun, insanların efendisi sevgili Peygamberimiz ( aleyhisselâm ) hürmetine bu duâmızı kabûl buyursun Âmîn.”
¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾
1) Berekât-ı Ahmediyye sh. 378
2) Mektûbât-ı İmâm-ı Rabbânî cild-1, m. 118
3) Tezkire-i İmâm-ı Rabbânî sh. 341