ARA
MEŞHURLARIN SON SÖZLERİ
 Abdülehad Nûrî Efendi çocukluk yıllarını Sivas’ta geçirdi. İlk tahsile Kur’an-ı kerim okuyarak burada başladı. Daha üç yaşında iken dedesinin kardeşi olan Şemseddin-i Sivâsî hazretleri onun ileride büyük bir şahsiyet olacağını haber verdi.
Küçük yaşta babasını kaybeden Abdülehad Nûrî hazretlerini, Sultan III. Mehmed’in daveti üzerine İstanbul’a giden dayısı, hocası ve mürşidi Abdülmecid Sivasî himayesine alır. Annesi Safâ Hatun ve kardeşi Abdüssamed Efendi ve Kâmil Ağa ile birlikte İstanbul’a götürür.
Bir vaaz esnâsında...
Burada devrin önde gelen ulemasından zâhirî ilimleri, dayısından ise bâtınî ilimleri tahsil eder. Daha küçük yaşlarda iken bu ilimlerde temayüz eder ve henüz yirmi yaşlarında iken, her kesimden herkesin istifade ettiği yirmiyi aşkın eser meydana getirir... 
Abdülehad Nûrî Efendi, bir vaaz esnâsında, vefâtının yaklaştığına işâret etti. 1650 senesinde bütün derslerine son vererek vaaz verme işini de talebelerine bıraktı. Kendisini tamâmen ibâdet ve tâata verdi. Aynı senenin Muharrem ayının sonunda biraz rahatsız oldu. Hastalıkları artınca, Padişah, Vâlide Sultan, vezîr-i âzam, şeyhülislâm ve diğer sevenleri tarafından gönderilen tabipler bir olup, ilaç vermek istediler, fakat kabûl etmedi. “Zamânın Lokman Hakîmi” diye meşhûr olan Fergânîzâde Süleymân Ağa; 
-Efendim, ilâcı bıraktık. Bâri mübârek, başınıza sarığınızı giyin. İnşâallah ilâca muhtaç olmazsınız, deyince, Abdülehad Efendi; 
-Süleymân Ağa! Siz bizim ahvâlimize vâkıfsınız. Biz dâvet olunduk. Bizi bekliyorlar. Biz âlemlerin Rabbinin huzûrunu tercih ettik, dedi.

Bir cumâ günü vefât etti...
Hastalığı ağırlaştı ve 1651 (H.1061) senesi Safer ayının ilk Cumâ günü ikindi vaktine yakın vefât etti. Gaslini, dergâhının câmi imâmı Tatar Ali Efendi yaptı. Ali Efendi ne tarafa çevirmek istediyse Abdülehad Efendinin bedeni kendiliğinden o tarafa döndü. Cenâze namazı Azîzzâde Şeyh Abdülbâkî Efendi tarafından kıldırılıp Eyüp Nişancası’nda, mürşidi Abdülmecîd Sivâsî hazretlerinin türbeleri karşısına defnedildi. Sevenlerinden Yûsuf Ağazâde Mustafa Efendi, kabrinin üzerine bir türbe yaptırdı...
Tüm İçerikler