ARA
MEŞHURLARIN SON SÖZLERİ
 Tarihimizdeki en büyük felaketlerden biri de Balkan Savaşıdır. Bulgaristan, Yunanistan, Sırbistan ve Karadağ 8 Eylül 1912’de Osmanlı devletinin Balkanlar’da son kalan topraklarına saldırdılar. Bugünlerde, cephenin en ileri ucunda Cavit Paşa kumandasındaki 21. Tümen, Kumanova’da, kendilerinden birkaç kat daha kalabalık Sırp, Karadağ ve Arnavut birlikleriyle girdiği muharebeyi kaybetmişti. Cavit Paşa fazla zayiat vermemek için, emrindeki üç bin kişilik kuvvetle Yanya’ya çekildi. Daha sonra Kolordu Kumandanı Esat Paşa’nın karargahına gitti. Ona, küçük bir birlikle düşman kuvvetlerine baskın yapma fikrini açtı. Esat Paşa’nın bu teklife hayret ettiğini görünce şunları söyledi: “BOZGUNUN LEKESİNİ SİLMEK İÇİN...”
“Ben düşman kurşunundan korkacak adam değilim. Ben, silah arkadaşlarıma, herkese ve kılıca karşı borçluyum. Bozgunun lekesini silmek için bir şeyler yapmak mecburiyetindeyim. Paşam, şehid olursam, yerimi derhal Albay Hüsnü Bey alacaktır. O da benimle geliyor. Şimdi senden bir ricam var. Harp bu, belki geri dönemem. Eğer bir gün benden bahsetmek lazım gelirse, ‘Cavit vatan için ölmekten çekinmemiştir’ de!”
Şafakla beraber üç tabur Manalusa Tepesine taarruza geçtiler. Daha önceden bu tepeyi savunurken, Yunan kuvvetleri tarafından mağlup edilen ve ric’at etmekte olan az bir kuvvet de, Yanya Müstahkem Mevki Kurmay Başkanı Yüzbaşı Emin Bey tarafından durduruldu ve onlar da taarruz eden birliklere katıldılar.
Cavit Paşa askerin önünde vuruyor, onları bir an önce tepeye ulaştırmak için çalışıyordu. Anadolu’nun yiğit askerleri müthiş bir cesaretle atılırken, Cavit Paşa’nın kumanda eden sesi işitiliyordu:
-Topçular, ateeeş! Nişangâh sekiz yüz!..

YUNANLILAR PÜSKÜRTÜLDÜ; ANCAK...
Akşama doğru vaziyet lehimize dönmeye başladı. Fakat tam bu sırada Cavit Paşa, birliklerden biraz ayrıldığı ileri hatta, kalbine isabet eden bir şarapnelle şehid oldu.
Albay Hüsnü Bey, kırık bir top arabasının üzerine sıçrayarak kumandayı eline aldı ve seslendi:
-Her üç tabur! Benim kumandamdasınız!
Mehmetçikler, çok sevdikleri Cavit Paşa’nın şehadetinden az sonra, ne pahasına olursa olsun onun emrini yerine getirmek azmiyle, şiddetli bir taarruz daha yaptılar ve Manalusa Tepesi üzerindeki kalabalık Yunan birliklerini püskürterek, Türk bayrağını tepeye diktiler...
Tüm İçerikler