Ali Mahallî hazretleri, Mısır evliyâsındandır. Doğum târihi ve yeri bilinmemektedir. Hayâtı hakkında fazla bilgi yoktur. Çok kerâmetleri görüldü. 1495 (H.901) senesinde Kâhire’de vefât etti... ONU İMTİHAN ETMEK İSTEDİ!..
Bu mübarek zat, geçimini kendi temin ederdi. Kurutulmuş balık, kavun, karpuz, hurma, yâsemin ve gül satardı. Bir gün ona bir talebe gelip, çok muhtâç olduğu için bir şeyler istedi. O da;
“Bulabildiğin kadar bana kurşun getir!” buyurdu. Talebe, kurşunu bulup getirdiğinde;
“O kurşunu ateşe at, erit!” buyurdu. Talebe denileni yaptı. Kurşun eridikten sonra, Ali Mahallî yerden bir miktar toprak alıp onun üzerine serpti. Sonra da “Bismillâh” deyip, onu salladı. Kurşunun altın kesildiği görüldü ve onu ihtiyaç sâhibi talebeye verdi.
Dimyat’ın ileri gelenlerinden birisi, onun hakkında ileri geri konuşup kötüledi. Üstelik haber de gönderip, Mahallî’yi imtihân etmek istedi. Bunun üzerine Ali Mahallî, o tarafa dönüp baktı. Çok geçmeden o kişinin ölüm haberi geldi.
Ali Mahallî hazretleri sohbetlerinde buyurdu ki:
“Dînin edeblerine riâyet etmeden, yolunun kâmil olduğunu iddiâ edenin delîli yoktur.”
“Kendisini fazla medheden kimse, başkasını da aynı derecede kötüler. Başkasını fazla kötüleyen, kendisini fazla medheder.”
“Sizden biri, bir eser yazacak olursa, daha çok mânâ bakımından doğruluğuna dikkat etsin.”
“Kişi, Müslüman kardeşlerine tevazû etmesiyle, onların hürmet ve saygısını kazanır.”
“Allahü teâlâ, mümin kulunun işinde sonunun hayır olmasını murâd ettiği zaman, ona biraz acı ve sıkıntı tattırır.”
“Kim gülerek günâh işlerse, ağlayarak Cehennem’e girer.”
“KÖTÜ ZANDAN SAKIN!”
“İsâbet edip, doğru konuştuğunda sana bir ecir ve sevap getirmeyen, hatâ ettiğinde de seni günâha götüren bir sözü söylemekten sakın. Bu söz, Müslüman kardeşine kötü zanda bulunmandır.”
“Bir kimsenin tamâhı, dünyâ lezzetlerini haram yollardan araması ve gazâbı öfkesi iyice azalmadıkça müttakî, Allahü teâlâdan korkan olamaz.”
“Allahü teâlâdan uzaklaşan kimse, bâtıl yollara sapar.”
“Tasavvuf ehli, Allahü teâlâya güvenen, emirlerini yerine getiren, sırra riâyet eden, mahlûklardan uzaklaşarak, O’na yönelen kimsedir.”
“Bir kimsenin cimrilik huyu ile öfke duygusu körelmedikçe, müttakî sınıfına geçemez.”
Ali Mahallî hazretleri, vefatına yakın günlerde buyurdu ki:
“Sabırlı ol. Nîmetlere şükret. Hidâyet yolu, doğru yol budur. Nefsinin arzu ve isteklerine uyma. Yoksa felâkete uğrarsın.”