Selçuklu Sultanı Alparslan’ın 1071 yılında Malazgirt Savaşında Bizanslıları yenmesiyle birlikte Anadolu’nun kapıları sonuna kadar Oğuz boylarına açılmıştır. Bunun sonucu olarak Türk boyları Anadolu’nun çeşitli bölgelerine dağıldılar ve oraları yurt edindiler. Sarıkeçili Aşireti’nin Başmakçı kolu da Azerbaycan’ın güneyinden Anadolu’ya girdiler. Bir kısmı kuzeye, diğer bir kısmı da batı yönüne doğru yollarına devam ettiler. Kuzeye gidenler Çorum civarına, Batı yönüne giden grup ise şu andaki Başmakçı ilçesinin olduğu yere yerleştiler. Bundan böyle buranın adı Başmakçı olarak anılmaya başlandı...
Beldenin manevi koruyucusu!
Başmakçı’da çok evliya türbesi bulunmaktadır. Beldenin manevi koruyucusu Abdurrahman Sultan, en meşhurlarındandır, ancak biz bugün size Ahmed Dede’den bahsetmek istiyoruz...
Afyonkarahisar-Başmakçı’da türbesi bulunan Ahmed Dede’nin hangi asırda yaşadığı bilinmemekle beraber, Anadolu Selçuklu Devleti zamânında yaşadığı tahmin edilmektedir.
İnsanlara Allahü teâlânın emir ve yasaklarını anlatmakla ömrünü geçiren Ahmed Dede, sağlığında cumâ günleri, cumâ namazını Kâbe-i şerifte kılardı. Bir sohbet esnâsında Başmakçı’nın ileri gelenleri, Ahmed Dede’ye;
-Efendi, seni cumâ namazında göremiyoruz. Cumâya gelmiyorsun. Müslüman cumâ namazına gelmez mi? diye suçlamada bulundular. Ahmed Dede;
-Biz hiçbir namazımızı geçirmeyiz. Cumâyı da mübarek yerlerde kılıyoruz, diyerek, durumunu anlatmaya çalıştı ise de, oradakilerden kimse anlamadı. Suçlamada o derece ileri gittiler ki, kaba sözlerle mübârek zâtı itham etme derecesine vardılar.
Bu duruma çok üzülen ve incinen Ahmed Dede; “Allah” dedikten sonra mübârek rûhunu teslim etti...
Yangın büyümeden söndü!
Ahmed Dede’nin vefâtından asırlar sonra Başmakçı’nın Hilâl Mahallesindeki harman yerinde bütün çiftçiler samanlarını tınaz yığınları haline getirmişlerdi. Küçük bir kıvılcımdan çıkan yangında tınazlar yanmaya başladı. Hafif rüzgârın tesiriyle de yangın yayılıyordu. Bu sırada Ahmed Dede’nin türbesi tarafından bir kuş sürüsü yangın bölgesine gelip, alevlerin etrâfında dönmeye başladı. O sırada, esen rüzgâr kesildi. Alevler söndü. Yangın sönünce kuşlar bölgeyi terk etti. Allahü teâlânın izni ile yangın büyümeden sönmüş oldu...