Musa aleyhisselam zamanında Benî İsrail’den bir genç, kendisinden başka mirasçısı bulunmadığı halde, malına tamah ederek zengin amcasını öldürür. Ölüsünü de gizlice başka bir köye bırakır. Ertesi günü Hazreti Musa’ya gidip, zengin şahsı bu köylülerin öldürdüğünü söyler. Onlar da kendilerinin öldürmediğini söyleyince, Cenab-ı Hak, bir inek kesip bir parçası ile ölüye vurulursa, ölü dirilip katilin kim olduğunu söyleyeceğini Hazreti Musa’ya bildirir. “Cahillikten Allah’a sığınırım”
Kavmi, böyle bir şeyin olamayacağını zannederek, Hazreti Musa’ya;
-Sen bizimle alay mı ediyorsun? derler.
Musa aleyhisselam da, bir Peygamberin alay etmeyeceğini söyler ve;
-Cahillikten Allah’a sığınırım, buyurur.
Hazreti Musa’ya kesilecek ineğin vasfını sorarlar. O da bildirir. Değeri üç altın etmesine rağmen, istenilen vasıflar bu inekte bulunduğu için, derisi dolu altın verilerek ineği satın alıp keserler.
Kesilen ineğin bir parçasını ölüye vurunca, ölü dirilip,
-Beni öldüren yeğenimdir, der ve tekrar ölür.
Köylüler katili yakalayıp cezasını verirler. Böylece iki köy arasındaki çekişme de sona erer.
“Allah ölüleri böyle diriltir”
Bu husus, “Bekara” suresinin 67-73. âyet-i kerimlerinde bildirilmektedir. Son âyet-i kerimenin devamında mealen (İşte Allah ölüleri böyle diriltir, düşünüp de gerçeği anlamınız için size [kudretini, peygamberine verdiği mucizeleri] gösterir) buyurulmaktadır.
Firavunlar devrindeki Mısır’da, sığır mukaddes bir hayvan kabul ediliyordu. Şimdi Hindistan’da olduğu gibi ineğe tapılırdı. Allah’tan başka şeylere tapınılmayacağını göstermek ve böyle bâtıl inançları yıkmak gayesiyle böyle bir mucize gösterilmiştir.
Bekara suresinde hakla bâtıl anlatılmaktadır. Öküzle sürülen saban, toprağı yarıp ikiye ayırdığı gibi, hakkı bâtıldan ayırması bakımından da bu sureye “Bekara” ismi verildiği bildirilmiştir.