ARA
MEŞHURLARIN SON SÖZLERİ
 Şeyh Ali Septi hazretleri Anadolu evliyâsındandır. Aslen Diyarbakırlı olup seyyiddir. 1777 (Hicri-1191) senesinde Diyarbakır’da dünyaya geldi. Mevlana Halid-i Bağdadi, hilafet ve irşad izni alarak Hindistan’dan görevli olarak dönerken, Diyarbakır‘a uğradı ve Şeyh Ali Septi’ye misafir oldu. Mevlana Halid-i Bağdadi onu irşad ettikten sonra Şam şehrine gönderdi ve orada talebe yetiştirme vazifesi verdi... “SİZ, PALU’YA YERLEŞİN!”
Mevlana Halid Bağdadi vefatından kısa bir zaman evvel Şeyh Ali Septi’ye “Vefatımdan sonra Palu’ya gidin, orada irşad ile meşgul olun” diye emir ve vasiyet ettiklerinden, hicri 1242 senesinde Mevlana Halid’in vefatı üzerine emir buyurdukları gibi Palu’ya teşrif etti. Ali Septî hazretleri, Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî hazretlerinin vefatından sonra onun kardeşi Muhammed Sahib’in sohbetlerinde kemâle geldi. Talebelerine buyurdu ki:
“Fukarâ ve dervişler üç çeşittir. Birinci kısım, aslâ kimseden bir şey istemez, verirlerse de almaz. Bunlar hâl sâhibi, rûhâniyet ehli kimselerdir. İzzet ve celâl sâhibi Allahü teâlâdan her ne isterlerse, Allah onu bu kimselere verir. Allahü teâlâ şunu verecek diye yemin edecek olsalar derhâl duâları kabûl edilir... Diğer bir kısmı halktan bir şey istemez ama verildiğinde kabûl eder. Bunlar dervişlerin orta tabakasıdır. Allahü teâlâya tevekkül ederek sükûn, rahat bulurlar. Bu kısım, kudsiyet makâmında ebediyet sofrasına oturmuş bir tâifedir... Üçüncü kısım ise, güçleri yettiğinde sabrederek oturur ve rızkın geleceği vakti gözler. Böyleleri zarûrî ihtiyaçları mecbûr bırakırsa, kalpleri Allahü teâlâya bağlı olduğu hâlde çıkıp halktan isterler.” 

“KİM NASÎHAT YAPMAZSA!..”
“Müslümanın din husûsunda nasîhati gizlemesi, yapmaması helâl olmaz. Kim nasîhati yapmazsa, Müslümanlara hîle yapmış olur. Müslümanlara hîle yapan, dîne hîle yapmış olur. Dîne hîle yapan da, Allahü teâlâya, Resûlullah efendimize ve müminlere ihânet etmiş olur.”
“Bid’at ehli olanlar, başlarını ve vücûdlarını toprakta gizleyip, kuyruklarını açıkta tutan ve yaklaşanı sokan akrep gibidirler. İnsanlar arasında gizlenmişlerdir, yanlarına yaklaşanı bid’ate düşürürler, bid’at yayarlar.”
Ali Septî hazretleri 1873 senesinde Elazığ’ın Palu ilçesinde vefat etti. Kabri Palu’da, Murat Suyu kenarında bir tepe üzerindedir. Vefatına yakın günlerde buyurdu ki: 
“Allahü teâlâyı tevhîd edersen, husûsî ihsâna kavuşursun. Eğer doğru yolda olursan, seçilmişlerden olursun. Eğer doğruyla yanlışı karıştırırsan cefâ çekersin!..”
Tüm İçerikler