Ebû Hüreyre “radıyallahü anh” en fazla Hadis-i şerif rivayet eden sahabedir. Bu hususta şöyle demiştir: “Çok hadîs rivâyet etmemin sebebi şudur: Ben fakîr bir kimseydim. Belli bir işim yoktu. Her zaman Resûlullah efendimize hizmet ediyordum. Muhâcirler çarşıda, pazarda alışverişle; ensâr da kendi malları, mülkleriyle uğraşırken, ben Resûlullah efendimizin yanında bulundum. Dolayısıyla diğerlerinden daha çok şey duydum...” “CÂHİLE İLİM ÖĞRET Kİ!..”
Bu mübarek sahâbe, her cuma günü namazdan önce hadîs-i şerîf dersleri verirdi. Hadîs-i şerîf öğrenmek için gelenler onun etrafında toplanırlardı. Onun ders meclisi pek geniş olup, birçok kimse ondan ilim öğrenip, ilimde yükselmiş ve hizmet etmiştir...
Peygamber efendimiz Ebû Hüreyre’ye sık sık nasîhat ederdi. Bir gün buyurdu ki:
“Yâ Ebâ Hüreyre! Sapıtana doğru yolu göster, câhile ilim öğret, böylece sana şehîdlik mertebesi verilir.”
Ebû Hüreyre “radıyallahü anh” şöyle anlatmıştır:
Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” zamânında iki kişi vardı. Birisi sohbetlere devâmlı gelirdi. Diğeri ise sohbetlere az gelir ve iyi ameli de az görülürdü. Sohbetlere devâmlı gelen kimse, bir gün Resûlullaha “kıyâmet ne zamân kopacaktır?” diye sordu. Resûlullah efendimiz “Kıyâmet için ne hâzırladın?” buyurdu. “Allahü teâlânın ve Resûlünün muhabbetini hâzırladım” dedi. Resûlullah ona “Sen sevdiklerinle berâber olacaksın ve senin için hesâb yoktur” buyurdu. Sohbetlere az gelen kimse vefât etti. Resûlullah, “Biliyor musunuz, Allahü teâlâ o kişiyi Cennete koydu” buyurdu. Eshâb-ı kirâm “aleyhimürrıdvân” hayret ederek birbirlerine bakıştılar. Bu hâli o şahsın hanımına, yine hayretlerini belirterek söylediler. Hanımı şöyle dedi:
“BEN ŞEHÂDET EDERİM Kİ!..”
Kocam her ezân okunduğunda, müezzin Lâ ilâhe illallah deyince “Allahtan başka ilâh olmadığına şehâdet ederim. Her şehâdet edene Allahü teâlânın kâfi geleceğine inanırım” derdi. Müezzin, Eşhedü enne Muhammeden Resûlullah deyince de: “Her şehâdet eden gibi şehâdet ederim. Bu îmânım bana kâfidir” derdi...
Bu sözleri duyanlar, Resûlullahın huzûruna döndüklerinde, dahâ onlar bir şey söylemeden, Resûlullah efendimiz, o kimsenin hanımının anlattıklarını söyledi ve “Allahü teâlâ onu, bu sebeple Cennete koydu” buyurdu...