Ahmed Zeyla’î hazretleri, Peygamber sallallahü aleyhi ve selem efendimizin amcası Ebû Tâlib’in oğlu Ukayl’ın soyundandır. Doğum târihi bilinmemektedir. 1307 (H.707) senesi Kızıldeniz sâhilindeki Luhayye kasabasında vefât etti... Ahmed Zeyla’î hazretleri, on yedi yaşında kendi köyünden ayrılıp Luhayye kasabasına yerleşti. Oradaki sâlih zâtlardan ilim ve edeb öğrendi. Uzun zaman bir şey yemez içmez, ibâdetle meşgul olurdu. Allahü teâlâ kalp gözünü açtı ve mânevî derecelere yükseldi. Evliyâlık makâmı verildi. Kerâmetleri görüldü. İnsanlar dört bir yandan sohbetine koştular.
Yemen’de Huleb Vâdisi insanları Ahmed Zeyla’î hazretlerinin sohbetine sık sık devâm ettiklerinden, bunları çok sever ve ziyâretlerine giderdi. Bu ziyâretlerden dolayı samîmiyetleri ve birbirlerine sevgileri çok artmıştı. Ahmed Zeyla’î hazretleri, bir keresinde onları ziyârete geldi. O sırada Huleb Vâdisi halkı, kuraklıktan çok sınkıntıya düşmüşlerdi. Yağmur yağması için duâ etmesini istediler ve çok yalvardılar. Talebelerinden birisine; “Vâdinin başına git ve Fakîh Ahmed sana, Allahü teâlânın izniyle hemen ak diyor, diye söyle!” dedi. Talebe de aynısını yaptı. O saatten îtibaren Allahü teâlânın bir ihsânı olarak vâdiden sular akmaya başladı...
Bir keresinde Luhayye kasabasından Mahmûl’e geldi. Halk etrafına toplanıp kendisine kuraklıktan şikayet ettiler. O esnâda yanına bir hayvan geldi ve yalvarırcasına birtakım sesler çıkarmaya başladı. Ahmed Zeyla’î hazretleri bu durum karşısında derhâl Mahmûl mescidine girdi. Allahü teâlâya duâ edip; “Ey Mikâil aleyhisselâm!” diye seslendi. O esnâda sıcağın harâretine rağmen her taraftan gökyüzünde bulutlar toplanıp bardaktan boşalır gibi yağmur yağmaya başladı. Kuraklık geçti...
HEM AĞLADI HEM GÜLDÜ!..
Ahmed Zeyla’î hazretleri, oğlu Îsâ doğduğu zaman, önce ağladı, sonra da gülmeye başladı. Bu durumundan kendisine sorulunca buyurdu ki: “Onun boğularak öleceği bana bildirildi. Bunun için ağladım. Sonra, onun bir oğlu olacağı ve başlangıcının benim sonum gibi olacağı bildirildi. Buna da güldüm.” Söylediği gibi de oldu. Oğlu Îsâ suda boğuldu. Onun oğlu Muhammed bin Îsâ ise âlim ve velî oldu. Şöhreti her yere yayıldı.
Ahmed Zeyla’î hazretlerinin torunları da ilâhî aşka tutulmuş kimselerdi. Torunlarından oğlunun oğlu Ahmed bin İbrâhim için dedi ki: “Benim bu oğlum, yüksek bir vecd, aşk-ı ilâhî hâline sâhip bir kimse olacak ve o vecdin içinde iken vefât edecektir.” Bahsettiği bu torunu, böyle olup, vecd hâlinin en yüksek derecesine ulaştı. İlâhî aşk, kendisini o kadar çok kaplardı ki, bâzan düşüp bayılırdı. Bir keresinde, ilâhî aşkı terennüm eden bir kasîdenin ilk beytini duyar duymaz vecde gelip bayıldı. Baktılar ki, vefât etmişti...