Seyyid Ali Nâtikî hazretleri, Horasan velîlerindendir. Nesebi, Peygamber efendimize dayanır. İlim tahsîli için Horasan’dan Tebriz’e gitti. Zamânın âlimlerinden ilim öğrendi, tahsîlini tamamladıktan sonra Herat’a kâdı tâyin edildi... Ali Nâtikî hazretleri, kâdı iken bir rüyâ gördü. Rüyâsında kıyâmet kopmuştu. Halk, Arasat meydanında toplanmıştı. Günahkârların hesapları görülmüş olanlarını zebanîler yakalayıp Cehennem ateşine atmak için götürüyorlardı. Cehennem’e müstahak olanların başında kâdı tâifesi geliyordu. Bir ara, sıra Herât’ın eski kâdısına geldi. Bu zât kollarından sürüklenerek götürülürken feryad içinde Ali Nâtikî’yi de göstererek; “Benim yerime kâdı olan budur. Bunu da benimle ateşe atın!” deyince, Zebânîler Seyyid Ali’yi de yakalayıp sürüklemeye başladılar. O da feryâd içinde yardım istemeye başladı. Bu sırada bir zât gelip, onun ellerini çözüp, zebânîlerin elinden kurtardı...
Seyyid Ali heyecan içinde uyandı. Hemen tövbe ve istiğfâr etti. Sonra kâdılıktan ayrılarak rüyâsındaki zâtı aramaya başladı. Soranlara kâdılıktan ayrılış sebebini hiç söylemedi. Bir köyden geçerken, yanına bir zât gelip; “Sizi hocam istiyor” diyerek Ali Nâtikî’yi berâberinde bir dergâha götürdü. Ali Nâtikî ile hocasının huzûruna girdi. O zât; “Rüyânda gördüğün o zâta çok benziyor muyuz?” buyurunca, Ali Nâtikî’nin o anda aklı başından gitti. Hemen o zâtın elini öperek, talebesi oldu. Ondan tasavvuf yolunu öğrenerek, yüksek mertebelere kavuştu...
“KULLUK BEŞ KISIMDIR!..”
Seyyid Ali Nâtikî, 1378 (H.780) senesinde Horasan’da vefât etti. Vefatından evvel talebelerine şunları buyurdu:
“Kulluk beş kısımdır: Birincisi ten kulluğudur. Bu, Allahü teâlânın emirlerine uyup, yasak ettiği şeylerden sakınmaktır. İkincisi; nefs kulluğudur. Bu kulluk, nefsi terbiye etmek, ıslâh etmek, mücâhede ve nefsin istemediği şeyleri yapmak, riyâzet çekip nefsin istediği şeyleri yapmamaktır. Üçüncüsü; gönül kulluğudur. Bu ise, dünyâdan ve dünyâda bulunan şeylerden yüz çevirip, âhirete yönelmektir. Âhirete yarar iş yapmaktır. Dördüncüsü; sır kulluğudur. Bu, her şeyi bırakıp, tamâmen Allahü teâlâya dönüp, O’nun rızâsını kazanmaktır. Beşincisi; can kulluğu. Bu kulluk, müşâhedeye ermek için kendini Allah yoluna vermekle olur. Ben şimdi canımı Allah yoluna veriyorum...”