Senâullah-i Sebnehlî, Hindistan’da yetişen büyük âlim ve velîlerdendir. Mazhar-ı Cân-ı Cânân hazretlerinin önde gelen talebelerindendir. Ondokuzuncu asrın başlarında vefât ettiği bilinmektedir... “DERVİŞLİK, HİZMET ETMEKTİR!”
Senâullah-i Sebnehlî hazretleri, zâhirî ve bâtınî ilimlerdeki tahsîlini tamamlayıp, icâzet ve hilâfet aldıktan sonra, talebe yetiştirmek üzere memleketi olan Sebnehl’e gitti. Vazifeye başladığı sırada, hocası Mazhar-ı Cân-ı Cânân, ona bir mektup yazarak buyurdu ki:
“Her nerede bulunursanız bulununuz, Allahü teâlâ sizinle berâberdir. Oraya gittiniz. Mübârek olsun! Bu fakîre olan bağlılığınızın harâreti eksilmesin; yâni her hâlinizle bizi temsil edin ki, bu yolun kıymeti oralarda da anlaşılsın. Dervişlik demek, sâdece birine bağlanmak demek değildir. Dervişlik, gönlünü toparlayıp, kul olduğunu düşünmek ve kulluğu ile meşgûl olmak, kalbe dağınıklık getirmemek, vakitlerini hep hâlis niyet ile, Allahü teâlânın dînine hizmetle geçirmektir. Allahü teâlâ size büyük bir saâdet vermiştir. Bunun şükrünü yapmak ancak şöyle olabilir ki; Cüneyd-i Bağdâdî hazretleri “Şükür, Allahü teâlânın verdiği nîmetleri, O’nun râzı olduğu şeye sarf etmektir” buyurmuştur...
Tevekkül, gönül huzûrunu temin eder. Tasavvuf ehlinin sermâyesi de işte bu gönül huzûrudur. Allahü teâlâ Resûlullah’ın sünnet-i seniyyesine bağlı olanları ve Müceddidiyye yolunun bağlılarını zâyi etmez. Bu mübârek yolu öğretmekle, bu hususta talebelere ders vermekle meşgûl olunuz... Her sabah büyük âlimlerin isimlerini söyleyiniz, etrâfınızda bulunanlara da böyle yapmalarını, duâ ederken onların isimlerini araya koyup, onları vesîle ederek duâ etmelerini söyleyiniz... Çevrenizde dinsizlerin çıkardıkları fitnelerden endişe etmeyiniz. Öyle ümit ediyorum ki, Allahü teâlâ benim dostlarımı zarara uğratmaz. Bizi yanınızda biliniz. Vesselâm...”
COŞKUN BİR SEL MİSALİ!..
Senâullah-i Sebnehlî hazretleri vefatına yakın buyurdu ki:
“İmâm-ı Rabbânî Müceddîd-i elf-i sânî hazretlerinin mübârek sînelerinden, büyükler yolunun feyz ve nûrları, coşkun bir sel misâli öyle akmakta idi ki, onu sevenlerdeki bütün karartı ve lekeleri, kalbden silip götürürdü...”