İngiliz ve Fransız donanması, irili ufaklı 407 parça gemi ile, Çanakkale Boğazına 18 Mart 1915 günü sabah 08:30’da girmeye başladılar. Bir gün önceden mayın tarama filolarından aldıkları raporlara göre Boğaz suları mayınlardan temizlenmişti. Ama bir şeyi unuttular... O da Türk’ün (Vatan sevgisi imandandır) inancı idi. Nusret Mayın Gemisi, gece sabaha kadar, karanlık koya modası geçmiş ve elinde kalabilen son 26 mayını sessizce döküvermişti... Modern zırhlılarını kaybettiler!
Her zaman mayınlar, Çanakkale Boğazına, akıntıya dik istikamette döşendiği halde, bu sefer akıntıya paralel bir hat meydana getirilmişti. İşte bu sistem Batı kuvvetlerini hezimete uğratmaya yetmişti. Birbiri ardına en modern zırhlılarını kaybetmeye başladılar. Sedd-ül Bahir ve Kilid-ül Bahir tabyalarındaki eski model toplarımız, bu mağrurları birer birer Boğazın dibine göndermişti...
Bir tabyada top başındaki Cideli Mahmud Çavuş, attığı tek gülle ile Fransız Bouvet zırhlısını vurmuştu. Akabinde aynı tabyaya düşen bir mermi, Mahmud Çavuş’un iki ayağını birden koparmıştı. Çok kan kaybediyordu. Hemen geriye, ilk yardım yerine çekerlerken, tabyadan bir nefer “Keferenin gemisi batıyor” diye bağırınca, Mahmud Çavuş kendisini taşıtan kumandanına döndü ve “Allah için beni yukarı çıkartın” diye yalvardı. Durumu çok ağırdı. Son arzusunu yaptılar. Sanki Mahmud Çavuş yaralı değil gibi tatlı tatlı tebessüm ederek Bouvet’nin batışını seyretti ve Kelime-i şehadet getirerek orada ruhunu teslim etti...
***
Yüzbaşı Hasan Bey
Cephenin her yerinde enteresan hadiseler yaşanıyordu... Bu hatıra da Yüzbaşı Hasan Bey’le alakalı...
18 Mart 1915 Deniz Harekâtı’nda üstün başarılar gösteren Hasan-Mevkuf Batarya Kumandanı Yüzbaşı Hasan Bey’in kızı dünyaya gelmişti. İstanbul’dan Çanakkale Müstahkem Mevkii Komutanlığına telgraf çekildi. Bu telgrafı alan Cevat Paşa atı ile bataryaya geldi ve Yüzbaşı Hasan Bey’e: “Evlâdım Hasan, bir kızın dünyaya geldi, izinlisin” dedi.
Hasan Bey’in verdiği cevap erinden kumandanına kadar Çanakkale gazilerinin gönül dünyalarını aksettirmeye kâfî bir fedakârlık ve feragat ile doluydu: “Kumandanım! Cepheden ayrılıp da gidemem. Bildirebilirseniz, ismini Dîdar koysunlar!..”
O gece bütün batarya ile birlikte Yüzbaşı Hasan Bey de şehid olanlar arasındaydı...