ARA
MEŞHURLARIN SON SÖZLERİ
 Azîz Mahmûd Hüdâyî hazretleri, Anadolu’da yetişen büyük velîlerdendir. 1541 (H.948) yılında Şereflikoçhisar’da doğdu. Bursa’da Muhammed Üftâde hazretlerinden feyz aldı. 1628 (H.1038)’de vefât etti. Kabri, İstanbul Üsküdar’da kendi dergâhı yanındaki türbesindedir...
PADİŞAHLAR TALEBESİ İDİ
Sultan Üçüncü Murâd Han, Hüdâyî hazretlerine büyük muhabbet besler ve yapacağı işlerde onun ile istişâre yapardı. Onun yerine geçen Üçüncü Mehmed Han ve ondan sonra tahta çıkan Birinci Ahmed Han da Hüdâyî hazretlerine büyük bir saygı ile bağlı idiler...
Sultan Ahmed Han, bir gün Hüdâyî hazretlerine bir hediye göndermiş, o da bunu kabûl etmeyerek iâde etmişti. Pâdişâh bu sefer aynı hediyeyi Şeyh Abdülmecîd Sivâsî’ye gönderdi. Onun kabûl etmesi üzerine bir gün pâdişâh kendisine; “Bu hediyeyi Hüdâyî’ye gönderdiğim halde kabûl buyurmadılar” dedi. Abdülmecîd Sivâsî de; “Pâdişâhım, Hüdâyî bir ankâdır ki, lâşeye tenezzül etmez” cevâbını verdi...
Pâdişâh birkaç gün sonra Hüdâyî hazretlerinin sohbetine gidince; “Geri gönderdiğiniz hediyeyi Abdülmecîd Efendi kabûl etti” dedi. Bu söz üzerine Hüdâyî hazretleri de; “Sultanım! Şeyh Abdülmecîd bir deryâdır. Ona bir katre necâset düşmekle pislenmiş olmaz” diyerek zârifâne bir cevap verdi...

“BU VEBÂ SALGINI DURSUN!”
Azîz Mahmûd Hüdâyî hazretleri zamânında İstanbul’da vebâ salgını olmuştu. Öyle ki, her gün yüzlerce insan vebâdan ölüyordu. Her evi üzüntüye boğan bu âfet karşısında halk toplanıp Hüdâyî hazretlerinden dua istemeye gittiler. Fakat o mübarek; “Bu gibi husûslara karışmak bize uygun değildir” buyurdu. Halk duâ etmesi için ısrar dince, bu ısrârlara dayanamayan Hüdâyî hazretleri; “Karacaahmed Mezarlığına gidiniz. Bir servi ağacının altında, sâdece hasırı bulunan bir yaşlı kimse oturur. İsmine Hasırpûş Dede derler. Onu bulunuz ve derdinizi anlatınız. Şayet reddederse, bizim gönderdiğimizi söyleyiniz” dedi... 
Herkes sevinç içinde mezarlığa gitti. Hasırpûş Dede’yi bulup durumu anlattılar. Hasırpûş Dede önce kabûl etmedi. Hüdâyî hazretlerinin gönderdiğini öğrenince derhâl ayağa kalkarak ellerini açtı ve duâ etti. Gelenlere dönerek; “Bugün bir kimsenin daha cenâze namazı kılınsın da, sonra vebâ salgını dursun” dedi. Biraz sonra da vefat etti. O günden sonra vebâ salgınından ölen olmadı...
Tüm İçerikler