Ebû Abdullah Rugandî hazretleri, büyük velî Ebû Osman Hayri (Saîd bin İsmâil Hîrî)’nin sohbetlerine devâm ederek ondan çok istifade etti ve yüksek derecelere kavuştu. Ayrıca çok âlimin sohbetinde bulundu ve onlardan ilim öğrendi. Yaşadığı beldede zamanın bir tânesi idi. Kerâmet sahibi olup himmeti çok idi. İnsanlardan uzak bir hayat sürmüştür. 350 (m. 961) yılından sonra vefât etti... “Tövbe etmeyen bir kimse...”
Ebû Abdullah’ın hikmetli sözleri çoktur. Buyurdu ki:
“Bir kimse gençlik çağında Allahü teâlâya karşı vazifelerini yerine getirmezse ve yaptığı hatalara tövbekâr olmazsa, Allahü teâlâ, ihtiyarladığı zaman onu zelîl eder.”
“Hâller ancak ilmin verdiği neticelerin sonucunda sıhhat bulur. İlmin önemi unutulmamalıdır. Eğer ilim olmasaydı, kalbe ne bir korku girebilir, ne onda itminan hasıl olur, ne de bir sükûnet hâli olurdu.”
“Sofî, Rabbânî hazlarla meşgûl olan kişidir.”
“Peygamber efendimiz hiçbir zaman üzülmezdi Onun üzülmesi, sadece ümmeti içindi. Çünkü O, rahmet ve şefkat doluydu. Ümmetinin her muhalif hâli de bildirilince, üzülürdü.”
“Kulların ma’rifet bakımından en üstün olanları belanın en çoğuna sâhib olurlar.”
“Sakın size verilen herhangi bir hizmette seçme yapmaya kalkmayın. Murâdınıza nâil olmak istiyorsanız, hep hizmet edin. Evliyâya hizmet eden herkes, ondan himmet, feyz ve bereket alır.”
“Dolunay nasıl görünürse!..”
Ebû Abdullah Rugandî hazretleri, 901 (H.350) senesinde Tus şehrinde vefat etti. Vefatından önce buyurdu ki:
“Açık bir gecede dolunay nasıl görünürse, salih bir mü’min de Rabbine öyle görünecektir...”
Sonra kıbleye döndü ve;
“O gün hüküm ve saltanat Allahü teâlânındır. O, mü’minler ve kâfirler arasında hükmeder. İman edip salih amel işleyenler, nimetleri bol Cennetlerdedirler” mealindeki ayet-i kerimeyi okluyup ruhunu teslim etti...