Hevazin Kabilesi, Müslümanların zafer rahatlığı içinde olduğu bir sırada 20 bin asker topladılar. Müslümanları hazırlıksız yakalamak istediler. Bunu duyan Peygamber efendimiz Mekke’de bir vekil bırakarak 12 bin kişilik ordusu ile Hevazin üzerine yürüdü. Hevazin ordusu, bir boğazda ani baskın yaptıkları İslâm ordusunu sıkıştırdı. Bu beklenmedik saldırı müminleri şaşırttı. Mekke’nin fethi gibi büyük bir zaferin verdiği rahatlık, işi gevşek tutmalarına sebep oldu. Hazreti Halid bin Velid’in kumandasındaki birliğin bozulması da, morallerini iyice bozdu. Bu şaşkınlıkla gelen bozgun karşısında İslâm Ordusu dağılmaya başladı. Ancak Peygamber efendimiz sahabilerine seslenerek etrafında toplanmalarını istedi. Düşmanın üzerine hücum edip askerin moralini düzeltti. Savaşta da en üstün kendisinin olduğunu gösterdi. Bozulan İslâm askerleri yeni bir hamleyle düşmanı hezimete uğrattı. Hevazin Ordusu bütün varlığını savaş meydanında bırakarak kaçtı. Müslümanların kovalaması ile iyice perişan oldular. Eşsiz bir fazilet örneği...
Hevazin kabilesi, savaşta kaçmayı önlemek için kadın, çocuk, mal, servet neleri varsa yanlarında getirmişti. İslâmın zaferi karşısında bunlar da fayda etmedi. Müminlerin dört şehîdine karşılık 70 ölü, 6 bin esir, 24 bin deve, 40 bin koyun ve 4 bin okka gümüş ganimet bırakarak kaçtılar...
Esirler arasında Peygamberimizin süt kız kardeşi Şeymâ da vardı. Resûlullah efendimiz kendisine ikramlarda bulundu. Birçok mal vererek memleketine gitmek üzere serbest bıraktı. Bu durumdan ümitlenen Hevazin kabilesi ileri gelenleri de ricada bulundular. Böylece altı bin esir serbest bırakıldı. Eşine rastlanmayan bir fazilet örneği gösterildi...
Oruçlu bir mücahid...
Bu harpte şehid olan Müslümanlardan biri de, İslam kumandanlarından Ebu Amr hazretleri idi. Muhammed bin Hanefiyye anlatıyor:
-Ebu Amr, Akabe’de, Uhud’da ve Bedir’de bulunmuş bir zattı. O gün onun oruçlu olmasına ve susuzluktan kıvranmasına rağmen, kölesine şöyle dediğini duydum: “Haydi ne duruyorsun, kalkanını bana siper et!”
Kölesi kalkanını siper etti. Sadağından güçlükle ok alıp peş peşe üç ok savurdu. Sonra: “Resulullah’ın şöyle dediğini duydum: (Kim Allah yolunda bir ok atarsa, ok hedefine ulaşmasa da, o ok kıyamet günü, o kimsenin önünü aydınlatır) dedi.
Ebu Amr radıyallahü anh akşama kadar savaştı ve güneş batmadan da şehid oldu...