Ebû Süleymân Dârânî hazretleri Şam’da yetişen büyük velîlerdendir. Sekizinci ve dokuzuncu yüzyıllarda yaşamıştır. Doğum târihi bilinmemektedir. Şam’da vefât etti. Kabri, Dârân köyündedir... Şam’da bulunan âlimlerin ve velî zâtların meclislerine devâm eden Ebû Süleymân Dârânî hazretleri ilimde ilerlediği gibi, tasavvuf yolunda da büyük mesâfe katetti, yüksek derecelere kavuştu. İbrâhim bin Edhem hazretleriyle görüşüp sohbetinde bulundu. Şakîk-i Belhî, Mârûf-ı Kerhî, Ahmed bin Âsım el-Antâkî, Sırrî-yi Sekâtî ve Hâris el-Muhâsibî gibi büyük velîlerle sohbette bulundu.
“Dünya ile güreşilmez!”
Bu mübarek zat, “Zühd nedir?” diye soranlara; “Zühd, Allahü teâlâ ile meşgûl olmana mâni olan her şeyi terk etmektir. Dünyânın hiç olduğunu bilmeyen, zühd sâhibi olamaz” buyururdu.
Dünyâya rağbet etmemek gerektiği husûsunda da; “Dünyâ, kendisini isteyenden kaçar, kendinden kaçanı kovalar. Kendinden kaçanı yakalayabilirse, yaralar. Kendini isteyip bağlananı ise öldürür. Çünkü dünyâ ile güreş etmeye gelmez. İnsanı yener, sırtını yere getirir. Dünyâya bağlanmak, Allahü teâlânın rızâsını kazanmaya mâni olan bir perdedir. Ahireti düşünmek ise, gönlün canlanmasına sebeb olur. İbret almakla ilim, tefekkür ile de Allah korkusu artar. Dünyâ sevgisinin yerleştiği bir kalpte, âhiret düşüncesi göç edip gider” buyurdu.
Ebû Süleymân Dârânî hazretleri aç kalmanın fazîletiyle ilgili olarak şöyle buyurdu:
“Dünyânın anahtarı tokluk, âhiretin anahtarı açlıktır. Helâlden bir lokma az yemeği, akşamdan sabaha kadar namaz kılmaktan daha çok severim. Çünkü, mîde dolu olunca, kalbe gaflet basar. İnsan Rabbini unutur. Helâlin fazlası böyle yaparsa, mîdeyi haram ile dolduranların hâli acaba nasıl olur?..”
“Ne mutlu sana ki!”
Ebû Süleymân Dârânî hazretleri, Mekke-i mükerremeye giderek hac ibâdetini yerine getirdikten sonra Medîne-i münevvereye gidip Peygamber efendimizin kabr-i şerîfini ziyâret etti. Mübârek beldelerde pekçok âlim ve veli ile görüşüp sohbetlerde bulundu. Memleketine döndükten sonra 820 (H.205) senesinde vefât etti. Vefat ederken yanında bulunanlar “Ne mutlu sana ki, affı ve rahmeti bol Allaha gidiyorsun” dediler. O da, “Evet iğneden ipliğe her şeyin hesabını vermek üzere gidiyorum” dedi.
Dâran köyüne defnedildi. Kabri sevenleri tarafından ziyâret edilmektedir...