Ebü’l-Abbâs el-Harrâr, meşhûr velîlerdendir. Doğum ve vefât târihleri bilinmemektedir. Mîlâdî on birinci asırda Mısır’da yaşamıştır. Hayâtı hakkında kaynaklarda fazla bilgi yoktur...
Ebü’l-Abbâs Ahmed Harrâr hazretleri tasavvufta kemâle ermiş, keşif ehli olmuş ve pek çok şeyleri müşâhede etmiştir. “GÖZLERİMDEN PERDE KALKTI!”
Kendisi şöyle anlatmıştır:
“Mısır’da bulunduğum sırada Kurafe Kabristanından geçerek evden mescide gider gelirdim. Gece vakti çıktığımda bende korkuyla karışık bir ürperti olurdu. Allahü teâlâ gözümden perdeyi kaldırıp bana kabirdeki mevtânın hâllerini görmeyi nasîb etti. Nîmet ve azâb içinde olan ölülerin hâllerini de görürdüm...”
Talebelerinden Safiyüddîn bin Ebi’l-Mansûr anlatır:
“Hocamın sâlihâ ve evliyâ bir kızı vardı. Ben ona talebe olmadan önce talebelerinden çoğu o kızla evlenmeyi düşünmüşler. Hocam kerâmetiyle onların bu arzularını anlamış ve, ‘Bu kızım doğduğunda kiminle evleneceğini Allahü teâlâ bana bildirdi. Ben onu bekliyorum. Onunla evlendireceğim’ buyurmuş... Bir gece rüyâmda hocamı görmüştüm. Bana; ‘Safiyüddîn senin hanımın benim kızımdır’ dedi. Uyanınca şaşırıp kaldım. Utancım sebebiyle bunu hocama anlatmam mümkün değildi. Anlatmasam olmazdı...
“RÜYADA GÖRDÜKLERİNİ ANLAT!”
Rüyâmı gizlemem de beni rahatsız ediyordu. Çünkü hocamdan hiçbir şeyi gizlemezdim. Ben bu hâlde ne yapacağımı düşünürken, bana; ‘Rüyâda ne gördüysen anlat’ dedi. Heybetli bir hâlde idi. Bir müddet sustu ve; ‘Ne gördüysen mutlaka anlatmalısın’ dedi. Ben de rüyâmı aynen anlattım. Bana; ‘Evlâdım bu senin için takdir edilmiştir’ dedi ve beni kızıyla evlendirdi. Kızının yüzünde velîlik nûru parlardı. Kim görse evliyâ olduğunu nûrundan anlardı. Bu hanımdan olan evlâdımın her biri âlim ve fazîletli kimseler oldu. Hocamın vefâtından sonra onunla uzun zaman saâdet içinde ömür sürdük. Keşfi çok kuvvetli idi. Vefât edeceği zamânı ve vefât ettikten sonra vukû bulacak birçok acâib hâdiseleri bildirdi. Vefât edeceği anda; (Ey mutmainne olmuş nefs! Râzı olmuş ve râzı olunmuş olarak Rabbine dön) meâlindeki âyet-i kerîmeyi rûhu çıkıncaya kadar okudu...”