Evzâî (Abdurrahmân bin Amr) hazretleri, Tebe-i tâbiînin meşhur fıkıh âlimi ve velîlerindendir. 707 (H.88) senesinde Ba’lebek’te doğdu. Şam’da yerleşip orada yaşadı. 774 (H.157)’te Beyrut’ta vefât etti. Evzâî hazretleri buyurdu ki:GÜLER YÜZ VE TATLI DİL “Bizim, hayatlarına yetiştiğimiz insanlar şöyleydi: Gece uykusundan en erken uyanırlar, sabah namazını vaktinde kılarlar, sonra bir müddet âhiret işlerini, âkıbetlerinin (sonlarının) ne olacağını düşünürlerdi. Bundan sonra kendilerini fıkıh (dînî bilgileri) öğrenmeye ve Kur’ân-ı kerîm okumaya verirlerdi.” “Allahü teâlâ bir kavim için kötülük dilerse, onlara mücâdele kapısını açar, onları iş yapmaktan alıkoyar.” “Bir din kardeşiyle karşılaşmak, maldan ve çoluk çocuktan daha hayırlıdır (iyidir).” Misâfire ikrâmın ne olduğunu soranlara, Evzâî hazretleri; “Güler yüz ve tatlı dildir” diye cevap verdi. “Sünnete uymakta sabırlı ol. Daha önce yaşamış olan büyüklerin durduğu yerde dur. Söylediklerini söyle, sakındıklarından sen de sakın. Onların yoluna gir. Îmân sözle, söz amelle, bunların üçü (îmân-söz-amel) ise ancak Peygamberimizin bildirdiklerine uygun ise doğrudur. Büyüklerimiz, îmânı amelden, ameli de îmândan ayırmazlardı. Îmân bunların hepsini içine alan bir isimdir. Amel de îmânı doğrular. Kim diliyle inandığını söyler, fakat kalbiyle inanmaz, ameliyle de inancını ve sözünü doğrulamazsa, onun îmânı kabûl edilmez. Âhirette zarara uğrayanlardan olur.” Halîfe, Câfer’e buyurdu ki: “Ey müminlerin emîri! En üstün şey takvâdır. Çünkü, kim, Allahü teâlâya itâat için şeref isterse, Allahü teâlâ onu yükseltir. Kim de şerefi günâh işlemek için isterse, Allahü teâlâ onu alçaltır.” Halîfenin yanından ayrılırken, halîfe ona hediyeler vermek istedi. Fakat kabûl etmedi ve; “Benim ona ihtiyâcım yok. Ben nasîhati, dünyâlık karşılığında satmadım” buyurdu.
“KUL, PİŞMAN OLUR; ANCAK!..” Evzâî hazretleri, vefat etmesine yakın buyurdu ki: “Kul, dünyâdaki her ânından kıyâmette hesâb ve sorguya çekilecek. Hem de gün gün, saat saat. Bu durumda, Allahü teâlâyı anmadığı bir an karşısına çıkınca, pişman olur ve kendini parçalamak ister.” Vefât ettiğinde birisi ilim sâhibi bir kimseye gidip; “Dün gece rüyâmda, Mağrib tarafından çıkıp, göğe doğru yükselen ve sonunda gökte kaybolan bir demet fesleğen gördüm” dedi. Rüyâyı yorumlayan zât; “Rüyân doğrudur. Evzâî hazretleri vefât etti” dedi. Araştırdıklarında, o gece Evzâî hazretlerinin vefât ettiğini öğrendiler.