Ebû Bekr Ayderûs hazretleri, Peygamber efendimizin soyundan olup, seyyiddir. Zamânın meşhur ve benzeri az görülen kıymetli âlim ve velîlerinden idi. Babasına o doğmadan önce rüyâsında kıymetli bir evlâdı olacağı müjdelenmiştir... Bu mübarek zat, küçük yaşta babasından ilim öğrenmeye başladı. İlk temel bilgileri babasından öğrendikten sonra beldesinde bulunan âlimlerden ilim öğrendi. Çok kitap okurdu... Seyyid Muhammed bin Ali bin Hacdeb’den kırâat dersleri alıp, Kur’ân-ı kerîmi ezberledi. İlim tahsîlini tamamladıktan sonra babasından tasavvuf ilmini öğrendi. Fıkıh ilmini öğrendi. Bidâyet-ül-Hidâye, Minhâc-ül-Âbidîn, Mihâd-üt-Tâlibîn, Hülâsât ve Umdetü İbn-i Nâkıb gibi kıymetli kitapları çok okurdu. Talebelerine de bu kitapları okumalarını tavsiye ederdi. Bilhassa büyük İslâm âlimi İmâm-ı Gazâlî hazretlerinin İhyâu Ulûmiddîn kitabından her gün belli mikdâr okur ve okutup dinlerdi. Evliyânın meşhurlarından Muhyiddîn-i ibni Arabî hazretlerinin kitaplarını da çok okurdu...
Bâzıları onu kötülediler!.. Ebû Bekr Ayderûs, fakirlere yardım etmek ve ihtiyaçlarını görmek için çok borç para isterdi. Hattâ borçları iki yüz bin dinârı geçti. Bununla birlikte o, zâhiren ödeyememe korkusu içinde görünmüyordu. Sonunda bâzıları onu kötülediler. O, şöyle buyurdu: -Rabbimle benim arama girmeyiniz. Ben bu şekilde aldığım parayı, O’nun rızâsından başka yere sarf etmedim. Rabbim, benim borcumu ödemeden, beni bu dünyâdan çıkarmayacağını bana vadetti!..
Söylediği gibi oldu... Ve, söylediği gibi oldu. Allahü teâlâ, kendi nezdinde ihsânı bol birinin vâsıtasıyla, ölmeden önce onun borcunun ödenmesini kolaylaştırdı. Emîr Nâsıruddîn bin Abdullah, Ayderûs hazretlerinin oğluyla parayı gönderdi. Sonra çarşıda; -Kimin Ebû Bekr Ayderûs’ta alacağı varsa gelsin! diye nidâ edildi ve bütün borçları ödendi.