Meymûn bin Mihrân hazretleri, Tâbiînin büyüklerindendir. Hadîs ve fıkıh ilminde büyük âlim idi. Kûfe’de yetişti. Sonra Rakka’ya yerleşti. 657 (H.37)’de doğdu. 734 (H. 116)’de Cezire’de vefât etti. Halife Ömer bin Abdülaziz tarafından kâdı ve vâli olarak Cezire’ye tâyin edildi. Ömer bin Abdülaziz buyurdu ki:
“Ebû Eyyûb Meymûn bin Mihrân ve onun emsâli olan büyük âlimler, aradan gider (vefât ederlerse), halk kumandandan mahrum kalan askere döner.”
Bu mübarek zat, Hasan-ı Basrî hazretlerinin dostlarından idi. İlerlemiş yaşlarında bir gün, oğlu Amr ile Basra sokaklarında dolaşmaya çıktı. Baba oğul dolaşırken, yüksekçe bir yere gelirler ki, Meymun bin Mihran burayı aşacak gibi değildir. Amr babasını sırtına alarak, bu engeli aşarlar... “KİM BU İHTİYAR?”
Derken Hasan-ı Basrî’nin evine vardılar. Amr kapıyı çaldı, kapıyı bir cariye açtı ve Amr’a hitaben:
“Kim bu ihtiyar” dedi.
“Bu ihtiyar benim babamdır.”
Bu sefer cariye Meymun’a dönerek şöyle sordu:
“Seni bu kötü zamana bırakan sebep nedir?”
Cariyeden bu sözleri işiten Meymun ağlamaya başlar. Ağlama sesini içeriden duyan Hasan-ı Basrî kapıya çıkar. Karşısında Meymun bin Mihran’ı görünce sevinir ve hasretle kucaklaşırlar. Sonra hep birlikte evin içine girerler. Meymun bin Mihran;
“Ey Hasan! Kalbimde katılık hissediyorum, bana yardım et de kalbim yumuşasın” der.
Hasan-ı Basrî hazretleri bunun üzerine şu âyet-i kerimeleri okur:
“Gördün mü? Onları senelerce faidelendirmiş olsak... Sonra onlara tehdit edilmiş oldukları şey gelecek olsa... O faidelenmiş oldukları şey, onları neden kurtarabilir?” (26/205, 206, 207)
Ayet-i kerimeyi dinleyen Meymun bin Mihran bayılıp düştü. Ayılınca cariye odaya girdi ve orada bulunanlara şöyle dedi:
“İhtiyar çok yoruldu, artık dağılsanız iyi olur.”
“BENİ İYİ DİNLE OĞLUM!”
Ev sahibinden izin alarak Meymun oğlu ile birlikte evden ayrılır. Amr babasına der ki:
“Ey babacığım! Ben Hasan-ı Basrî’yi gördüğümden daha büyük bir zat olarak biliyordum.”
Meymun oğlunun göğsüne bir yumruk vurarak şöyle dedi:
“Beni iyi dinle oğlum! Hasan-ı Basrî bize öyle bir âyet okudu ki; eğer o âyet-i kerimeleri kalbinle dinlemiş olsaydın, kalbinde hiçbir hastalık kalmazdı.”
Meğer bunlar onun son sözleriymiş. Bunları söyledikten kısa bir zaman sonra vefat etti...