Abdülhâlık bin Îsâ (el-Hâşimî) Hanbelî mezhebi fıkıh âlimlerindendir. 411 (m. 1020) senesinde Nişâbûr’da doğdu. 470 (m. 1077) senesi Safer ayının onbeşinci Perşembe günü seher vakti Nişâbûr’da vefât etti. Çok ilim sahibi bir zât idi. Az ve öz konuşurdu. Dersteki ve münâzaralardaki konuşmaları çok nâzik ve kibar olup, ikna edici idi. Bid’at olan şeylerin ortadan kaldırılması için çok gayret gösterdi... HASETÇİLERİN İFTİRASINA UĞRADI
İbn-i Akîl hazretleri, Ebû Ca’fer Abdülhâlık için şunları söylemiştir:
“Ferâiz ilminde çok âlim idi. Herkes kendisine hürmet ve tazim ederdi. Devlet başkanı, vefâtında cenâzesini yıkaması için Abdülhâlık’ı vasiyet etti. Onunla bereketlenmek istedi. Şerîf Abdülhâlık hazretlerinin çok eseri olup bunlardan birisi “Ru’ûs-ül Mesâil” kitabı, diğeri de “Şerh-ül-Mezheb”dir. İmâm-ı Ahmed’in fazileti hakkında ve Hanbelî mezhebi ile ilgili eserleri vardır. Zamanındaki Hanbelî fıkıh âlimleri ondan ders okudular.”
Ömrünü Allahü teâlânın dînini, Ehli sünnet i’tikâdını öğretmekle geçiren Ebû Ca’fer, zamanındaki bid’at sahibi olanları kuvvetli delîllerle susturdu. Herkes onun bildirdiği îmân ve İslâm bilgileri üzerine amel ettiler. Zamanında bazı hasetçilerin iftirası sebebiyle hapishâneye kondu. Hapishânede, hiçbir şey yemeyip oruç tuttu.
Kâdı Ebû Hüseyin şöyle anlattı:
“Hapiste iken ben onun yanında idim. Baktım ki, Kur’ân-ı kerîmden (Sabır ve namaz üzerine durun) (Bekâra-153) meâlindeki âyet-i kerîmeyi okuyordu. Sonra bana dönerek, ‘Sabrın ne olduğunu bilir misin? Sabır oruç demektir’ buyurdu. Sonra hapishâneden çıkarıldı...
“BENİM VAKTİM TAMAMDIR!”
İbn-i Cevzî şöyle anlatır: Şerîf Ebû Ca’fer hazretlerinin hastalığı şiddetlendiğinde, iki kişi koluna girip odanın kapısının önüne çıkardılar. O zaman “Ölüm geliyor. Benim vaktim tamamdır. Ehlimi göreyim, beni evime götürün” dedi. Oraya götürdüler ve orada vefât etti. Vasiyetnamesinde, “Allahü teâlâ şahittir ki, benim bir ipim ve bir de kovam vardır. Başka bir şeyim yoktur. Benim yolum kitap, sünnet ve icmâ-i ümmettir. Dört mezhep imâmlarının gösterdiği yolda bulununuz. Benim cenâzemi Mensûr Câmii’nde kılınız. Her şeyi kolaylaştıran Allahü teâlâdır, öldüğümde bağırıp çağırmayın, üstünüzü, başınızı yırtmayın. Kim böyle yaparsa, Allahü teâlâya hesap verecektir” yazmıştır.