Hayber, Yahûdîlerin elinde, sekiz muhkem kalesi, verimli arâzileri, bol miktârda bağ ve bahçeleri bulunan zengin bir şehirdi... Kalelerin içinde 20.000 asker vardı. İslam askeri ise 200 atlı, 1600 piyâde olmak üzere 1800 kişiydiler. Hazret-i Ali’nin büyük kahramanlıklar gösterdiği harbde, kale İslam askeri tarafından fethedildi... “AYAKLARIMIZI SABİT KIL!..”
Seleme İbn-i Ekva (radıyallahü anh) şöyle anlatır:
Peygamber Efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) ile berâber, Hayber gazâsına çıkmıştık. Bir gece giderken kafileden bir kişi amcam Âmir İbn-i Ekva’ya (radıyallahü anh):
“Ey Âmir! Kısa vezinli şiirlerinden bize bir parça dinletsene” dedi. Âmir, şâir bir kişi idi. Bunun üzerine Âmir (radıyallahü anh) hayvanından aşağı indi. Ve şu (meâldeki) şiirini (güzel sadâ ve edâ ile) okuyarak kafile develerini yollandırdı:
“Allahım! Sen bize hidâyet etmemiş olsaydın, bize doğru yolu göstermemiş ve bize rahmet etmemiş olsaydın (biz, muhakkak şaşırırdık). Rabbim -hayâtım Senin rızân uğrunda fedâ olsun!- İşleyegeldiğimiz geçmiş günahlarımızı affeyle! Ve gönüllerimize sükûnet ve metânet koy! Düşmana kavuştuğumuzda da ayaklarımızı sâbit kıl (sürçtürme!) Rabbimiz! Din düşmanları bizi fenâlığa davet ettiklerinde imtinâ ederiz. O düşmanlar ki, onlar müşrikleri haykırarak üzerimize davet etmişlerdir.”
Bunun üzerine Peygamber Efendimiz “Şiir inşâd edip develeri yollandıran kimdir?” diye sordu. Eshâb-ı Kiram “Âmir İbn-i Ekva’dır!” dediler. Peygamber Efendimiz “Allah Âmir’e rahmet etsin!” diye duâ etti. Ömer İbn-i Hattâb (radıyallahü anh) “Yâ Nebiyyallah! Duânız bereketiyle Âmir Cenneti hak etti. Âmir’in şehâdeti vâcib oldu. Âmir’le (ve onun şiir ve hamâsetiyle) müstefîd olmamız için keşke onu bize bağışlasaydınız!” dedi...
EN CENKÇİ PEHLİVANLARI...
Nihâyet Hayber’i muhâsara ettik. (Fakat muhâsara yirmi gün sürmüştü), hattâ bize şiddetli bir açlık isâbet etmişti. Sonra Allahü teâlâ Müslümanlara Hayber kalelerinin birer birer fethini müyesser kıldı. Bu harbde Âmir, Yahudilerin en cenkçi pehlivanı Merhab’la karşı karşıya gelmişti. Fakat Âmir’in kılıcı kısa idi. Hazreti Âmir bu kısa kılıcını vurmak için Merhab’ın baldırına saldırmıştı. Fakat kılıcının keskin yüzü dönüp Âmir’in diz kapağına isâbet etti. Bir müddet sonra da kahraman şâir bu cerîhadan, Kelime-i şehadet söyleyerek vefât etti...”