Kanber, Hazret-i Ali’nin azadlı kölesidir. Ondan yüksek ilimleri tahsil ederek zamanın büyük âlimlerinden oldu... Rivâyet edilmişdir ki, bir gün Emîr-ül mü’minîn hazret-i Alî “radıyallahü teâlâ anh” kapılarının önünde bir cemâat görüp, Kanber’e sordu ki; “bunlar kimlerdir?” Kanber de cevâb verdi ki, “yâ Emîr-el mü’minîn! Bunlar sizi sevenlerdir.”
Alî “radıyallahü anh” hazretleri buyurdular ki:
-Hayret! Bunlarda bizi sevenlerin simâları görünmez!
Kanber dedi ki:
-Yâ Emîr-el mü’minîn! Sizin ahbâblarınızın simâları [görünüşleri] nasıldır?
“Onların mideleri boştur”
Hazret-i Ali buyurdu ki:
-Bizi sevenlerin simâsı [görünüşü] şöyledir ki; onların mideleri boştur. Bedenleri etsiz ve yağsız, zaîf olup, dudakları susuzluktan ağarmıştır...
***
Aradan seneler geçmişti... Emevi valilerinden Haccac bin Yusuf es-Sekafi (Haccac-ı Zalim) bir gün dedi ki:
-Ebû Türâb’ın [Hazret-i Alî’nin] eshâbından birini katletmek istiyorum!
Hazret-i Alî’nin, kölesi Kanber ile sohbet etmiş olduğunu hiç kimse bilmezdi. Halbuki Kanber, Hazret-i Alî’nin en çok sohbet ettiği, ondan ilim öğrendiği kimselerden idi.
Haccâc, Kanber’i çağırttı ve dedi ki:
-Kanber sen misin?
Kanber;
-Evet ben Kanber’im, dedi.
Haccâc;
-Alî ibni Ebî Tâlib senin Mevlân mıdır, dedi.
Kanber;
-Benim Mevlâm Allahü teâlâ hazretleridir. Emîr-ül mü’minîn hazret-i Alî velîm ve sebeb-i ni’metimdir.
“Seni katletmek isterim!..”
Haccâc dedi ki:
-Seni katletmek isterim. İhtiyârınla nasıl katlolunmak istersin?
Kanber dedi ki:
-İhtiyâr senindir, her ne vech ile katledersen, ben de seni kıyâmette öyle katlederim. Zâten bana Emîr-ül mü’minîn hazret-i Alî “radıyallahü teâlâ anh”, ‘Ey Kanber! Seni zulüm ile katletseler gerektir’ diye haber vermişti.
Bunlar, Kanber hazretlerinin son sözleri oldu. Haccâc-ı Zalim, tarafından şehit edildi.