ARA
MEŞHURLARIN SON SÖZLERİ
 Hazreti Ali, Muhammed aleyhisselâmın amcası olan Ebû Tâlib’in oğlu idi. İslâm halîfelerinin ve Cennetle müjdelenen on kişinin dördüncüsüdür. Resûlullah efendimizin dâmâdıdır. Ehl-i beytin birincisidir. Hicretten yirmi üç yıl önce Mekke’de doğdu. On yaşında iken îmân etti. Bütün gazâlarda kahramânlıklar gösterdi. 
Hazreti Ali, yine ordusu ile bir harbe gitmektedirler... Orduda su sıkıntısı baş göstermiştir... Uğradıkları son birkaç konak yerinde su bulamazlar. Sonunda bir kilise görür ve o yana yönelirler. Kiliseye varır su isterler, ancak onlardan şöyle bir cevap alırlar:
-Su, buradan 10 mil uzaktadır. Parmağıyla bir yeri gösterir!
Kilise görevlilerinden böyle bir cevap alınca, Hazreti Ali, şehadet parmağıyla bir yeri işaret ederek şöyle buyurur:
-Su için o kadar uzaklara gitmeye lüzum yok, kazın şurayı!
İşaret edilen yer kazılır. Büyük bir taş ortaya çıkar. Uğraşırlar, uğraşırlar değil taşı kaldırmak oynatamazlar bile. Durumu, çadırında dinlenmekte olan hazreti Ali radıyallahü anha haber verirler. O, mübârek parmaklarını taşın altına sokar. Sanki bir tüy misali kalkan taşın altından saf, tatlı ve soğuk bir su fışkırır. Sevinç ve şükürle sular içilir, kaplar dolar... 

“Siz bir peygamber misiniz?”
Bütün bunlar olurken, kilisenin papazı uzaktan onları seyretmektedir. Durumu görünce, sevinç içinde hazreti Ali’nin huzûruna gelir ve sorar:
-Siz bir peygamber misiniz?
-Hayır ben peygamber değilim, ama son peygamberin dâmâdı ve halifesiyim.

“Beklediğimiz arzuya kavuştuk”
Papaz hemen Kelime-i şehâdet getirerek Müslüman olur ve şöyle der: 
-Ey mü’minlerin emiri! Bu kiliseyi, bu taşı kaldıran zâtı bekleyip görmek için yapmışlardır. Kitaplarımızda yazar, büyüklerimiz anlatırdı; burada bir kuyu vardır. Üzerindeki taşı peygamber veya onun halifesi kaldırabilir. Bu taşı sizin kaldırdığınızı görünce, yıllardır beklediğimiz arzuya kavuştuk. 
Ve papaz, bunları söyledikten sonra orduya katılıp, şehit olmak saâdetine kavuşur...
Tüm İçerikler