ARA
MEŞHURLARIN SON SÖZLERİ
 Nuh aleyhisselâm vefatı yaklaştığı sırada yerine büyük oğlu Sâm’ı vekil bıraktı ve yanına toplanan oğullarına birtakım tavsiyelerde bulundu. Allahü tealaya ibadete devam etmelerini onlara emretti. Ayrıca oğlu Sam’a:

“Yavrum, kalbinde zerre miktarı şirk olduğu halde kabre girme! Çünkü Allahü tealanın katında müşrik olarak gelen kimse için bir mazeret, özür yoktur. Yavrum, kalbinde zerre miktarı kibir bulunduğu halde kabre girme! Çünkü kibriya, büyüklük Allahü tealaya mahsustur. Büyüklük taslayan kimseye azab eder... 

“Sana vasiyetimi söylüyorum”

Yavrum, kalbinde zerre miktarı rahmetten ümit kesmiş olarak kabre girme! Çünkü dalalete, küfre düşmüş kimseden başkası Allahü tealanın rahmetinden ümid kesmez. Sana vasiyetimi söylüyorum. Sana iki şeyi emrediyor, iki şeyden nehyediyorum. Sana Kelime-i tevhidi emrediyorum. Çünkü yedi kat sema ve yedi kat yer terazinin bir kefesine ve La ilahe illallah kelimesi de diğer kefeye konsa bu kelime onlardan ağır gelir. Eğer yedi kat sema ve yedi kat yer uçsuz bucaksız bir çember olsalar La ilahe illallah ve Sübhanallahi ve bihamdihi kelimeleri onları kırar. Çünkü bunlar her şeyin duasıdır ve halk bunlarla rızıklanır. Seni şirkten ve kibirden nehy ediyorum. Gücün yeterse kalbinde şirkten ve kibirden bir şey bulundurmamaya çalış!..”

Hazreti Nuh’un vefatı yaklaştığında, Cebrail ve Azrail (aleyhimesselam) birlikte geldiler. Azrail aleyhisselâm buyurdu ki:
“Ey uzun ömürlü peygamber! Ömür olarak bu kadar (Bin sene yaşadı) hayat sürdün. Çok günler geçirdin, sıkıntı ve meşakkat diyarı olan bu fâni âlemi nasıl buldun?”

“İçeride çok az kaldım!”

Hazreti Nuh da şöyle cevap verdi:
“İki kapısı olan bir kervansaray gibi buldum. Bu kapının birinden içeri girdim. Diğerinden çıkıp gidiyorum. Ancak içeride az bir miktar kaldım..."
Bundan sonra vefat edip, Kudüs’te Beyt-i Makdis civarına defnedildi. 
Tüm İçerikler