Eski Yemen hükümdarlarından zalim birisi varmış. Zevk ve sefa içinde yaşarmış. Bu zalim hükümdar bir gün, yeni yaptırdığı bir bağa asma diktiriyormuş. İşlerin bir an önce bitmesini sağlamak için de kölelerini hiç dinlendirmeden çalıştırıyormuş... NİHAYET O GÜN GELMİŞ!..
Hiç ölmeyecekmiş gibi dünyaya düşkün olan bu hükümdar gerçekten emri altındakilere çok zulmediyormuş. “Bu üzüm bağları işini derhal bitirin. En kaliteli şarapları bu bağın üzümlerinden yaptıracağım...” deyip duruyormuş...
Orada çalışan zavallı kölelerden biri, bir gün pek bitkin düştüğü için dayanamamış ve;
-Hükümdarım, niçin bu kadar acele ediyorsunuz? Siz bu bağın üzümlerinden yapılacak şarabı hiçbir zaman içemeyeceksiniz ki! deyivermiş.
Hükümdar öfkeden deliye dönmüş. Biraz sakinleşince de içinden, “Ben bu köleye ve yanındakilere nasıl biri olduğumu göstereceğim” diye geçirmiş...
Nihayet gün gelip üzümler yetiştikten sonra, köleler de dahil herkesin hemen toplanmasını emretmiş. Bir müddet sonra da o bağın üzümlerinden yapılmış şaraptan bir bardak istemiş. Kendisine “Siz bu üzümlerden yapılacak şarabı içemeyeceksiniz” diyen köleyi de huzuruna çağırtmış. Şarap dolu bardağı eline alarak alaylı bir şekilde;
-Söyle bakalım ey köle! Benim bu şaraptan hiçbir zaman içemeyeceğimi şimdi de iddia edebilir misin? diye sormuş.
Köle şöyle cevap vermiş:
-Belli olmaz efendim. İçebileceğinizi söyleyemem. Çünkü dudak ile bardak arasındaki mesafe çok uzundur! O arada başınıza neler gelebileceğini de bilemem!..
“ZALİMİN SONU BÖYLE OLUR”
Köle sözlerini bitirir bitirmez, içeri hükümdarın adamlarından biri girmiş. Bir yaban domuzunun bahçeye daldığını ve asmaları kırıp döktüğünü söylemiş...
Hükümdar, elindeki bardaktan bir damla dahi içemeden hemen dışarı fırlamış. Domuzun bulunduğu yere koşmuş. Hükümdarla domuz arasında öldüresiye bir mücadele başlamış. Sonunda yaban domuzu testere gibi dişleriyle, hükümdarın karnını deşip öldürmüş.
O, gün görmüş köle ise, yanındakilere dönerek şöyle demiş:
“Zalimlerin sonu böyle olur. Hükümdar bağda, bardak masada kaldı...”