Ruslar 6 Nisan 1789’da Özi kalesine saldırdı. Kaleyi ele geçiren düşman, çoluk çocuk, genç yaşlı demeden tam 25.000 müslümanı katlettiler. Bu haber İstanbul’a ulaştığında, Sadrazam, padişaha arzetmek üzere saraya gitti ve Huzur-u Şahaneye kabulünü rica etti... DESTUR BUYURURSANIZ
I. Abdülhamid ayakta bekliyordu.
-Destur buyurursanız Sultanım... Sadaret kaimesini okumak isteriz...
-Buyur Lala... Seni dinliyoruz...
-Sultân-üs Selâtîn ve Halîfe-i Müslimîn, Es-Sultan İbnüs-Sultan Gâzî Abdülhamid Hân Hazretlerine üzülerek arza cür’et eyleriz ki; Karadeniz’in şimal ucundaki Özi kal’amız sukût etmiştir.
-Ne dediniz... Ne dediniz?
-Potemkin nam Moskof Prensi, kal’ada mevcud 25.000 Müslümanı bilâ istisnâ katleylemiştir..
-Nasıl... Nasıl?..
-Sabi, kadîd, hâmile, emzikli demeden cümlesini şehid eylemiştir.
-Bre mel’un... bre hınzır!...
-Katerina’dan emir alan bu kafir insan kasabı, karşı koymaya çalışan delikanlı ve oğlancıklarımızı diri diri ateşe attırmıştır. Can havliyle kaçışanları dahi, kızgın demirle şişletmiştir.
ÜZÜNTÜDEN FELÇ OLDU
-Eşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühû ve Resûlüh.
Kelime-i Şehadet getiren Padişah derhal felç oldu ve ertesi sabah vefat ettiler.
Diğer Osmanlı Padişahlarından daha fazla kalbi merhamet ve sevgiyle doluydu. Din kardeşlerine yapılan zulüm ve işkencelere dayanamadı. Mübarek kalbi duruverdi.