Abdullah bin Hâzır hazretleri, evliyânın büyüklerinden ve hadîs âlimidir. Evliyâullahdan Yûsuf bin Hüseyin’in dayısı ve Zünnûn-i Mısrî’nin arkadaşıdır. İran’ın Rey şehrinde doğmuş ve orada vefât etmiştir. Doğum ve vefât târihleri belli değildir. Hicrî dördüncü asırda vefât etmiştir... “BİR NASÎHAT İSTİYORUM”
Abdullah bin Hâzır hazretleri, tasavvufta büyük derecelere kavuşmuş, pek çok velî yetiştirmiştir. Yûsuf bin Hüseyin şöyle anlatır:
“Mısır’a Zünnûn-i Mısrî’nin yanına gittikten sonra, Rey şehrine dönüyordum. Bağdâd’a vardım. Dayım Abdullah bin Hâzır orada idi. Hacca gidecekmiş, yanına gittim:
-Nereden geldin? diye sordu:
-Mısır’dan gelip, Rey’e gidiyorum. Bir nasîhat etmenizi isterim, dedim. Buyurdu ki:
-Kabûl etmezsin!
-Ederim, dedim. O yine,
-Kabûl etmezsin! buyurdu. Ben tekrar;
-Belki kabûl ederim, dedim. Yine;
-Biliyorum kabûl etmezsin! buyurdu.
-İhtimâl ki kabûl ederim, dedim. Buyurdu ki:
-Gece olduğunda git Zünnûn-i Mısrî’den ne yazmış isen, hepsini Dicle’ye bırak.
-Bir düşüneyim, dedim. O gece düşünce bastı ve hiç uyuyamadım. Gönlüm bir türlü râzı olmadı. Ertesi gün gidip;
-Gönlüm bu işe râzı olmadı, dedim.
-Zâten ben sana kabûl etmeyeceğini söylemiştim, buyurdu.
-Bir şey daha söyler misiniz? dediğimde;
-Onu da kabûl etmezsin, buyurdular.
-Kabûl ederim, diye ısrar ettim. Bu sefer;
-Rey şehrine gittiğinde, ben Zünnûn-i Mısrî’yi gördüm deme, buyurdular. Dedim ki:
-Bu dediğiniz iş zordur. Buyurdu ki:
“FELAKETİNE SEBEP OLACAK!”
-Sana, senin için gâyet lüzumlu olan bir şey söyleyeceğim. Sen, insanları kendine hürmet ettirmek, onlardan menfaatlenmek için Zünnûn-i Mısrî’den bahsetmek istiyorsun. Bu ise senin felaketine sebep olacak. Şimdi git, ister sözümü dinle, istersen bildiğini yap!..
Abdullah bin Hâzır hazretlerine, vefatına yakın, insanın îmânının nasıl kâmil olacağı sorulduğunda, Ahmed bin Hanbel tarîkıyla rivâyet ettiği şu hadîs-i şerîfle, cevab verdi:
“Sizden biriniz kendi nefsi için sevdiğini mümin kardeşi için de sevmedikçe, îmânı kâmil olmaz.”