ARA
MEŞHURLARIN SON SÖZLERİ
 Abdülkerîm Cîlî hazretleri, Bağdad’da yetişen İslâm âlimlerinden ve büyük velîlerdendir. Seyyid Abdülkâdir-i Geylânî hazretlerinin torununun oğludur. 1365 (H.767) senesinde Bağdad’a bağlı Ciyl kasabasında doğdu. 1428 (H.832) senesinde vefât etti...
ŞEYTANIN ALDATMA YOLLARI
Abdülkerîm Cîlî hazretleri, talebelerini, bilhassa nefsin ve şeytanın aldatmalarına karşı çok uyarır, dikkatli olmalarını öğütlerdi. İblisin şöyle dediğini bildirirdi: “Vallahi, bana göre bin âlimi aldatmak, îmânı kavi bir ümmiyi aldatmaktan daha kolaydır.”
O, insanlar üzerinde şeytanın hîle ve aldatmalarını şu şekilde özetler ve Müslümanların uyanık bulunmalarını isterdi. Bu hususta buyurdu ki:
“Şeytan avam tabakasına yâni ilmi olmayan Müslümanlara önce şehvete dâir işlerin sevgisini aşılamaya çalışır. Böylece kalp duygularını öldürür. Sonra dünyâ sevgisini vererek dünyâlık kazanmaya sevk eder. Böylece bu insanların bütün gâyeleri dünyâ talebi olur. Çünkü cehâletle dünyâ sevgisi bir araya gelmiştir.
Sâlih kimseler iyi ameller işlediklerinde şeytan harekete geçer. Onlara işledikleri ameli güzel gösterir. Böylece onları ucba ve kendini beğenmişliğe sürükler. Sonunda hiçbir âlimin öğüt ve nasîhatini dinlemezler. İblis onları bu hâle getirdikten sonra şöyle der: “Başkaları sizin ibâdetinizin binde birisini yapsa kurtulur.” Bu telkinlere kananlar amellerini azaltırlar. İstirâhat yolunu tutarlar. Kendilerini yüceltirler, başkalarını hafife alırlar. Artık bu hâlleri onları peş peşe günâha sürükler.
Şeytân âlimi aldatmak için ise onun ilmi ile devreye girer. Söylediği her sözün hak olduğunu anlatır. Senin gibisi yok diye telkin eder. Şeytan bu yoldan gitmekle çok muvaffak olur. Büyük İslâm âlimlerine tâbi olmayıp ilimlerine güvenenlerden pek azı bu hîleden kurtulabilir.”

“SEÇİLMİŞLERE NASİB OLUR”
“Allahü teâlânın azametini, büyüklüğünü ilimler kavrayamaz. Celâlinin hakîkatını fehimler, düşünceler idrâk edemez. İlim sâhibi olan, O’nu idrâkten, anlamaktan yana aczini, çâresizliğini îtirâf etti.”
Abdülkerîm Cîlî hazretleri vefat etmesine yakın buyurdu ki:
“İnsanın kemâl derecesine ulaşıp, tasavvuf makamlarında ilerlemesi, Allahü teâlâyı bilmesine bağlıdır. Bu ise ancak seçilmişlere veya bir mürşidin, yol gösterici rehberin huzurunda yetişenlere nasîb olur.”
Tüm İçerikler