Ziyad bin Ebih, Haccac bin Yusuf, Hâlid bin Abdullah Kasrî gibi her biri sert mizaçlı devlet adamları, Emevî tarihinin şekillenmesinde önemli roller oynamışlardır... Bugün sizlere, Hazreti Muaviye’nin valilerinden Ziyad bin Ebih’ten bahsetmek istiyoruz... HAYIRLI BİR HİZMET...
O dönemde İslam harflerinde nokta ve hareke yoktu. Vali Ziyad bin Ebih, Arapça’yı bilmeyen Müslümanların, Kur’ân’ı yanlış okumasını önlemek için devrin âlimlerinden Ebu’l Esved Dueli’yi görevlendirmiş. O da kelimelerin sonuna “hareke”yi belirlemek için nokta koymuştu. Daha sonra Haccac-ı Zalim, kâtiplerinden Nasr bin Asım ve Yahya bin Ya’mer’e harflere nokta koymalarını emreder. Harflere ve noktalara bugünkü şeklini veren ise Halil bin Ahmet’tir... Bu sert tabiatlı idarecilerin böyle de hayırlı hizmetleri olmuştur...
***
Ziyad bin Ebih, Basra ve Kûfe (Irak) Valisi iken, Şam’da bulunan halife Muaviye hazretlerine şöyle bir mektup yazdı:
“Ben Irak’ı sol elimle zaptetmiş, orada hakimiyet kurmuş bulunuyorum. Sağ elim ise şimdi boşta. Onu da Hicaz ile meşgul etsem diyorum...”
Bunun üzerine Muaviye radıyallahü anh, ona bir de Hicaz valiliği görevini verdi. Ancak Hicaz halkı bunu duyunca telaşlandılar. Çünkü Ziyad, çok sert bir idareciydi. İdaresi altındakiler kendisinden çok korkarlardı.
Hicazlılar, Eshâb-ı kiramın büyüklerinden Abdullah bin Ömer radıyallahü anhın yanına giderek bu konudaki endişelerini bildirdiler. Abdullah bin Ömer hazretleri de, onları dinledikten sonra şöyle dua etti:
“Allahım! Bizi Ziyad’ın şerrinden koru! Bizleri onun sağ elinden, Iraklıları da sol elinden kurtar!”
PARMAĞINDA ÇIBAN ÇIKAR!..
O sırada henüz Kûfe’de bulunan Ziyad’ın sağ elinin bir parmağında çıban çıkar ve onu yatağa düşürür. Meşhur âlimlerden Kadı Şureyh’i yanına çağıran Ziyad, onunla şöyle istişarede bulunur:
“Gördüğün gibi parmağıma bir şey oldu. Bana bunun kesilmesi teklif edildi. Sen bana bir yol göster!..”
Kadı Şureyh ona şöyle buyurdu:
“Ecelinin yaklaşmış olmasından korkarım. Ecelin gelmişse kesik parmakla Allah’a kavuşmuş olursun. Eğer ecelin gelmemişse kesik parmakla yaşarsın ve olsa olsa çocuğun durumu yadırgar...”
Ziyad, bu sözlerden sonra parmağını kestirmekten vazgeçer, ancak bir müddet sonra da vefat eder...