Bayburtlu Ali Hâfız, insanlara doğru yolu göstermek için önce Amasya’nın İlyas köyüne, sonra da Karasenir köyüne yerleşti. Burada otuz sene kadar imâmlık yaptı. Bu yüzden Amasya civârında “Karasenirli Ali Hâfız” olarak tanındı. Ömrünün sonlarına doğru Şamlar türbesinin yanındaki câmide imamlık yaptı... Ali Hâfız, gözü yaşlı bir zat idi. İnsanlara olan aşırı merhametinden dolayı çok ağlardı. Âhirette kurtulmaları için hep duâ ederdi. Sohbetlerinde Ehl-i sünnet büyüklerinden nakiller yapardı. Kur’ân-ı kerîmi çok güzel okurdu. Talebeleri ile baba-oğul gibi idi. “Evlâdım benim ile sizin aranızdaki fark, benim yaşlı, sizin genç olmanızdır” derdi. Çok cömert bir zat idi... Ali Hâfız çok cömertti. Bir lokması olsa talebeleri ile berâber yemek isterdi. Çocukları çok severdi. Onları karşısına alır, tatlı tatlı sohbet eder, îzâhât verirdi. Dünyâ malına hiç değer vermezdi. Kazandığını olduğu gibi hanımına verirdi. Talebelerine, sevdiklerine hanımlarına karşı çok yumuşak davranmalarını, onların hukukunu iyi gözetmelerini, merhametli olmaları gerektiğini sık sık anlatırdı. Talebelerinden birine, “Müslüman zikirle kalpten kötü istekleri kesince, kalpteki îmân nûru kuvvetlenir, meyve verir. Bu fidanları buradan sökelim, şuraya dikelim” dedi. O talebenin hiç îtirâz etmek âdeti olmadığı hâlde o gün; “Efendim! Burası iyidir” dedi. Ali Hâfız; “Bu fidanları buradan sökelim şuraya dikelim” deyince, talebesi tekrar; “Hocam buranın yeri iyidir, etrafı boştur” dedi.
“Beni buraya defnediniz” Bunun üzerine Ali Hâfız; “Evlâdım! Ben yakında vefât edeceğim. Benim yerim burasıdır. Vefât ettiğimde türbede yatan zâtın akrabalarından izin alıp, buraya defnedersiniz” dedi. Fidanları söküp başka bir yere diktiler. Aradan bir süre geçince rahatsızlanan Ali Hâfız, doktor getirilmesini istedi. O talebe hocasının yüzüne doktora neye lüzum der gibi bakınca; “Allahü teâlâ sebepler halk eder. Sebebe yapışmak lâzım” dedi. Doktor gelip muâyene ettikten sonra bir şey yok deyip gitti. Gece yarısına doğru Kelime-i şehâdet getirerek vefât etti (1957). Vefât ettiğinde altmış beş yaşında idi. Dediği yere defnedildi...