Abdülazîz Revvâd hazretleri meşhûr hadîs âlimlerindendir. Doğum târihi bilinmemektedir. 775 (H.159) târihinde vefât etti. Aslen Horasanlıdır. Sonra Mekke-i mükerremeye yerleşmiş, burada vefât etmiştir. Mugîre bin Mühelleb bin Ebî Sufre’nin âzâdlısıdır... GÖZLERİ HİÇ GÖRMÜYORDU...
Şakîk-i Belhî hazretleri şöyle anlatır:
Abdülazîz Revvâd’ın, yirmi sene gözleri görmemişti. Onun için, bu kadar sene çoluk çocuğunu göremedi. Bir gün oğlu kendi kendine düşünüp, bu duruma içerleyerek; “Babacığım! Senin gözlerinin görmemesine çok üzülüyorum” deyince, Abdülazîz hazretleri; “Oğlum! Ben Allahü teâlâdan gelene râzıyım” cevabını vermiştir.
Yine birisine şöyle buyurdu: “İslâmdan, Kur’ân-ı kerîmden ve saçının beyazlığından öğüt almayan, nasîhat kabûl etmez.”
Abdülazîz bin Ebû Revvâd hazretlerine “Nasıl sabahladın?” diye sorulunca, ağladı. “Niçin ağladın?” dendi. Bunun üzerine; “Ölümü unutmuş, üstelik günahları da çok olan kimsenin hâli nasıl olur. Ecel, süratle geliyor, ömür her gün eksiliyor. Akıbetin Cennet mi, Cehennem mi, ne olacağı bilinmiyor. Ya Cehennem olursa, hâlimiz ne olur?” buyurdu.
Abdülazîz Revvâd hazretleri başından geçen ibret verici bir hâdiseyi şöyle anlatmıştır:
Medîne-i münevverede idim. Bir gece Mescid-i Nebî’ye gidiyordum. Bir kadın telaşla yaklaşıp; “Ey efendi! Eğer sevab kazanmak istiyorsan yardıma gel! Şurada bir hasta var can çekişiyor, ölmek üzere. Yanındakiler hep kadın. Bir erkek yok ki, ona Kelime-i şehâdeti telkin etsin, söyletsin!” dedi.
“BU ADAM FASIKTIR!..”
Hemen oraya gittim. Ölmek üzere olan adam, Kelime-i şehâdeti söyletmek için ne kadar uğraştıysam bir türlü söyleyemedi! Bir ara gözlerini açıp; “Kaç defâdır bunu söyle diyorsun. Fakat ben söyleyemiyorum. Ben bu Kelime-i şehâdetten ve İslâm dîninden yüzümü çevirmişim” dedi ve sonra öldü.
Adamın kim olduğunu ve hâlini sorduğumda “Bu adam fasıktır, açıktan günah işler, devamlı şarap içerdi!” dediler. Kendi kendime, Peygamber efendimiz Muhammed aleyhisselâmın; “Şarap içmeyi âdet edinen, puta tapan gibidir” buyurması elbette doğrudur, dedim...