Abdullah bin Hıdır ez-Zağbî hazretleri, kerâmetleriyle meşhûr velîlerdendir. Doğum târihi bilinmemektedir. 1900 (H.1318) senesinde vefât etti. Beyrut ve Trablus’ta yaşamıştır. Trablusşam’ın beldelerinden Akka’nın Hayzuk köyündendir. Nesebi Seyyid Abdülkâdir Geylânî hazretlerine dayanır. Tasavvufta da onun yolu olan Kâdirî tarîkatında yetişip kemâle ermiştir...
Halk çaresiz kalmıştı!..
Abdullah bin Hıdır ez-Zağbî hazretlerinin bulunduğu köyün ahâlisi su ihtiyâcını büyük bir ağacın altındaki pınardan karşılardı. Pınarın başında bulunan ağaca büyük bir yılan yerleşmişti. Ahâli su almaya yaklaşırken bu korkunç yılan hücum ediyor su alamıyorlardı. Köy halkı çâresiz kalıp durumu Şeyh Abdullah bin Hıdır hazretlerine arz ettiler. Bunun üzerine ahâliyi toplayıp pınara gitti. Herkesin korku ile seyrettiği koca yılana ağaçtan inip gitmesi için bağırdı. Yılan ağaçtan indi ve oradan uzaklaştı. Bir daha da oralarda görünmedi. Ahâlî o günden sonra suyunu rahatça aldı...
Bu mübarek zat buyurdu ki:
“Kabre yılanlar dışarıdan gelir sanmayınız. Sizin kötü amelleriniz kabirde sizin için engerek yılanıdır. Dünyâda iken yediğiniz haramlar da kabre yılan olarak gelir.”
Abdullah bin Hıdır ez-Zağbî hazretleri ağır hasta idi. Son günlerini yaşıyordu. Talebeleri ve dostları etrâfında toplanmıştı. Ancak yerinden kıpırdayacak onlarla sohbet edecek takati yoktu. Gelenler çok mahzûn ve üzgün idiler. Talebeleri zikre başlayınca birdenbire yerinden kalkıp onlara katıldı. Üzerinde hiç hastalık eseri kalmamıştı.
Hem hasta hem sıhhatli!
Sevenlerinden Şeyh Abdülfettah Efendi şöyle demiştir:
“Onda yürüyemeyeceği derecede ağır bir rahatsızlık görmüştüm. Bir müddet sonra üzerinde bu hastalıktan hiç eser göremedim. Merak edip sordum;
-Ceddim Abdülkâdir Geylânî hazretlerinin hürmetine bu hastalığın kalkması için duâ ettim. Hastalıktan eser kalmadı, buyurdu. Ders ve sohbet bitince tekrar yatağına yattı. Şiddetli hâli geri döndü. Vefâtına kadar talebeleri gelince ağır hastalığı birdenbire kalkar, sohbet bitince dönerdi...”