Şeyh Celâlüddîn Hurmalî, Irak’ta yetişen evliyâdandır. Seyyid olup, soyu İmâm-ı Mûsâ Kâzım hazretlerine ulaşır. Kuzey Irak’ta Şehrizûr’a bağlı Kayneyce köyünde doğdu. 1815 (H.1231) târihinde Biyâre’de vefât etti. “İLİM BİR HAZİNEDİR...”
Seyyid Molla Celâlüddîn küçük yaştan îtibâren iyi bir tahsîl gördü. Önce Kur’ân-ı kerîmi hatmetti. Arabî ilimleri öğrendi. Bölgedeki meşhûr medreselerde mütehassıs hocalardan okudu. Ulûmu aliyye adı verilen yüksek din ilimlerinde ve aklî ilimlerde olgunlaşıp icâzet (diploma) aldı ve müderris olarak Hurmal kasabasındaki Câmi-i Kebîr’e müderris tâyin edildi. Buradaki hizmetleriyle hürmet ve îtibâr gördü. Medresesi ve talebeleri için Hurmal çevresinde bağlar bahçeler vakfedildi. Bu mübarek zat, ilim hakkında buyurdu ki:
“İlim bir hazînedir, onu meseleler, müşküller açar.”
“İlim, sormakla kazanılır.”
“Ezberlediğim ve öğrendiğim bir şeyi aslâ unutmadım. İlim, unutmak ve müzâkereyi (karşılıklı okuyup, anlatmayı) terk etmek ile kaybolur.”
“İlmin birtakım düşmanları vardır. Birisi âlimi terk etmek. Böylece, âlim, ölümüyle ilmini de alıp götürür. Diğeri, unutmak. En tehlikeli düşmanı ise, yalandır.”
“İlim ona üstün gelme düşüncesiyle alınır ve öğrenmeye çalışılırsa, ilim gâlib ve üstün gelir. Hiçbir şey de elde edilmez. Fakat, ilme, gece gündüz bir dost gibi yapışılırsa, o zaman ilim elde edilir.”
“Faydalı ilim, Allahü teâlânın indinde, pek fazîletli bir ibâdettir.”
“İlmiyle amel etmeyen âlimin, ilmine güvenilmez.”
BİR YAZ GÜNÜ İDİ...
Molla Celâlüddîn ömrünü hak yolda geçirdi. Bir yaz günü âdeti üzere Biyâre’de bahçelerde sevdikleriyle birlikte dolaşırlarken birden fenalaştı ve Kelime-i şehadeti söyleyerek vefât etti. Sevdikleri onun bâzı kerâmetlerine şâhid oldular.
Şeyh Alâeddîn anlatır: “Molla Celâlüddîn hazretleri vefât edince, sevdikleri ona kabir kazmak için gittiler. Kabir kazarlarken öğle namazını kılmayı unuttular. Vakti kaçırmak üzereyken birden nereden geldiğini anlamadıkları bir “Allahü ekber” nidâsıyla kendilerine gelerek öğle namazını hatırladılar ve hemen namazlarını edâ ettiler. Bu, Seyyid hazretlerinin vefâtlarından sonra gösterdikleri kerâmetlerindendi...