ARA
MEŞHURLARIN SON SÖZLERİ
 Sâlihlerden bir kimse vardı. Bizlere şöyle bir hadise nakleder: Çok sevdiğim dindar, güvenilir ve namuslu bir oğlum vardı, vezirin oğlu haksız yere onu öldürdü, hakkımı aradım ama kimse elimden tutmadı. Ben de sabah akşam Bedir ehli yüzü suyu hürmetine Allâhü teâlâdan istemeye başladım ve çocuğumun kanının hakkını alabilmem için onlardan himmet istedim... 
“BEDİR EHLİNE KOŞUN!..”
Aradan uzun zaman geçince gönlüm daraldı ve hakkımı alabileceğimden ümidimi kestim. Bir gece uyurken rüyamda, güzel kılıkta ve hoş bir halde bulunan birtakım zatlar gördüm. O sırada biri; “Bedir ehline koşun!” diyordu. Derken hepsi birbiri ardınca öne geçtiler. Ben içimden; 
“Sübhânallâh! İşte bunlar çocuğumun hakkını almak için kendilerinden himmet islediğim Bedir ehli! Karşımda duruyorlar! Vallahi ben de onları izleyeceğim...” dedim. Böylece onların ardınca yürüdüm. Nihayet yüksek bir mekana geldiler, her biri nurdan bir kürsü üzerine oturdu. O sırada onları ziyaret eden ve hallerinden şikâyet eden birtakım toplumlar gördüm. Kendi kendime;
“Peki ben niye çocuğumu öldürenden şikayetçi olmuyorum?” dedim ve onlara doğru giderek durumumu ve kimsenin elimden tutmadığını anlattım. İçlerinden biri; 
“La havle vela kuvvete ila billa hil aliyyil azîm” diyerek yanındakilere baktı ve; “Kim bana bu zavallının hasmını getirecek?” dedi. 
Hemen biri gitti, çok geçmeden benim oğlumun katilini getirdi. O zat ona; 

“ZULÜM VE DÜŞMANLIK!”
“Bu adamın oğlunu sen mi öldürdün?” deyince o; “Evet” dedi. O zat; 
“Peki onu öldürmeye seni ne sevk etti?” diye sorunca o; “Zulüm ve düşmanlık!” diye cevap verdi. Bunun üzerine o zat ona: 
“Yere otur!” dedi. O yere oturunca benim elime bir hançer vererek: 
“İşte senin hasmın budur, o senin oğlunu öldürdüğü gibi sen de onu öldür” dedi. Ben de hançeri alıp onu boğazladım. Uykumdan uyanınca büyük bir nâra işittim. Bir de ne duyayım, insanlar; “Vezirin oğlu yatağında boğazlanmış olarak bulundu, fakat katili bilinmiyor” diye konuşuyorlardı...
Evet, zulmeden mutlaka yıkıma uğrar. “Mazlumun âhı, indirir şâhı!..” demişler. Yani, zulüm gören kimsenin âhı, gözyaşı, padişahı tahtından indirir.
Tüm İçerikler