Câfer Mekkî hazretleri Mekke-i mükerremede doğdu. 1721 (H.1134) senesinde orada vefât etti. Şeyh Muhammed Velîdî ile aynı zamanda yaşadı. Her ikisi de âlim, kâmil, sâlih ve velî kişilerdi.
Câfer Mekkî, hârikulâde hâller sâhibi idi. Ona çok kerre gaybdan rızk gelirdi. Yanındakiler bunu açıkça görürlerdi. Onun bir seccâdesi vardı. Her zaman üzerine oturur, sohbet ederdi. Hizmetçileri ihtiyaç için para istediklerinde, alacakları şeyleri sorar, o kadar parayı seccâde altından alır onlara verirdi. Başka zaman hizmetçiler seccâdenin altına baktıklarında bir şey bulamazlardı.
Bu mübarek zat, vefatına yakın bir sohbetinde buyurdu ki: “Eğer Allahü teâlâya tâatta bulunamazsanız, hiç olmazsa oruç tutun. Karnınızı aç tutmaya ve acı çekmeye önem verin. Çünkü oruç tutmaktan daha iyi bir tâat yoktur. Peygamber ve velîlerin kalplerinden hikmet pınarları, açlık ve oruç bereketi ile fışkırmıştır. Allahü teâlâya ulaştıracak oruçtan daha iyi bir binek yoktur. Oruç ehlinin duâlarına karşılık verilir ve kabûl edilir. Orucun Allahü teâlâ katında büyük değer ve önemi vardır. Oruç, hikmet hazînelerinin anahtarıdır. Bir kimse bütün kulluk vazîfelerini yerine getirse, fakat mîdesini doldursa hiçbir yere ulaşamaz. Orucu gereğince tutsa, başka kulluk vazîfelerinde kusur olsa bile, yine bir yere erişir... Oruca yavaş yavaş alışmak gerekir ki, sıhhate ziyan gelmesin, insanı işten alıkoymasın...
MAL BÜYÜK NİMETTİR...
Mal büyük bir nîmettir. Malı isrâf, Allahü teâlânın nîmetini hakîr görmek, nîmete kıymet vermemek, nîmeti elden kaçırmak, kısaca küfrân-ı nîmet etmek, yâni şük-retmemek olur. Bu ise, nîmeti verenin düşman muâmelesi yapmasına, azarlamasına ve azâb etmesine sebeb olacak büyük bir suçtur. Nîmetin kıymeti bilinmeyince, hakkı gözetilmeyince elden gider. Şükredilince ve hakkı gözetilince elde kalır ve artar...
İsrâf çok kötü bir huydur. Çirkinliği meydandadır. Kalbi, durmayıp karartan, kemiren, tehlikeli bir hastalıktır. Tedâvisi pek güçtür. Bu sıfat kalbi kaplamadan önce, gidermek ve bu felâketten kurtulmak için bütün ilâçlarına baş vurup uğraşmalıdır. Kurtarması için, cenâb-ı Hakka yalvarmalı, duâ etmelidir. Allahü teâlâ, çalışana, her güçlüğü kolaylaştırır. O, sığınılacak, güvenilecek, biricik yardımcı ve kurtarıcıdır...”