Muhammed bin Münkedir hazretleri kıraat ilminde otorite kabul edilen bir âlimdir. Kendisine “Reis-ül-Kurra” denilirdi. Birçok hadis-i şerif rivayet etmişti. Ravileriyle birlikte yüzbin hadis-i şerifi ezberleyerek “Hafız” makamına ulaştı. Kendisinden bir hadis-i şerif sorulduğunda ağlayarak cevap verirdi. Fıkıh ilminde de büyük bir dereceye çıkmıştı.
Muhammed bin Münkedir hazretleri, çeşit çeşit kumaş satardı. Kimisinin metresi beş altın, kimisinin, on altın idi...
Beş altınlık kumaş on altına!..
Bir gün, kendisi yok iken, çırağı, bir köylüye, beş altınlık kumaşı, on altına satmış. Kendi gelip, haber alınca, akşama kadar köylüyü aradı. Köylüyü bulunca;
-Bu kumaş beş altından fazla etmez, dedi. Adam,
-Ben bunu, seve seve aldım, deyince;
-Ben kendime uygun görmediğimi din kardeşime de uygun görmem. Ya satıştan vazgeç, ya beş altını geri al, yahut gel, on altınlık kumaştan vereyim, buyurdu. Köylü beş altını geri aldı ve;
-Bu mert zat kimdir? diye sorunca;
-O, Muhammed bin Münkedir’dir dediler.
Adam bu ismi duyunca;
-Sübhânallah! Bu, öyle kimsedir ki, çölde susuz kalınca yağmur duasına çıkıp, onun adını söylediğimiz zaman rahmet yağar, dedi...
Ölüm döşeğinde gözyaşı!..
Muhammed bin Münkedir gâzîlerden bir grup ile yolculuk yapıyordu. Onlardan biri, “canım tâze peynir istiyor” dedi. Muhammed bin Münkedir “Allahü teâlâya dua ediniz. O bu yolda size tâze peynir vermeğe kâdirdir” dedi. Hepsi dua etdiler. Biraz gittikten sonra, ağzı kapalı bir zembil gördüler. İçi tâze peynir doluydu. İçlerinden birisi “Bu peynirin yanında bal olmalı ki, peynirle yiyelim” dedi. Muhammed bin Münkedir “Peyniri veren balı da vermeğe kâdirdir” buyurdu. Sonra hep birlikde duâ ettiler. Biraz yürüdüler. Yolun kavşağında bir kap gördüler. İçi bal ile dolu idi. Bineklerinden indiler, peynirle balı birlikte yediler.
İşte böyle mübarek bir zat olan İbni Münkedir hazretleri ölüm döşeğinde ağlıyordu. Çok taaccüp edip sebebini sorduklarında şu cevabı aldılar:
“Kasten büyük bir günah işlemedim. Önem vermediğim küçük bir günah, Allahın gazabına sebep olduysa diye korktuğum için ağlıyorum!..”