1900’lü yılların başındayız... Devlet idaresine tamamen hakim olan İttihatçılar istedikleri kabineyi iş başına getiriyorlar, istemediklerini ise baskı ve tehditle görevden uzaklaştırıyorlardı. Sultan Abdülhamid tarafdarı diyerek pek çok kişiyi idam ettirdiler. Memlekette can, mal ve namus emniyeti kalmadı. Devlet düşmanlığı, küfr ve dinden dönme moda olmağa yüz tuttu. Her vilayette zalimler, asiler ve zorbalar türedi. Bunun neticesi olarak Arnavutluk’ta isyan hareketleri başladı. Sultan Reşad 16 Haziran 1911’de Kosova’ya gitti. Yüz bin Arnavud ile cuma namazı kıldı. Huzur’u temin etti. İttihatçıların gafletleri sürüyordu!
Ancak ittihatçıların ihanet derecesine varan gafletleri devam ediyordu. Sultan Abdülhamid Han’ın bizzat körüklediği kiliseler ihtilafını, 3 Temmuz 1910’da neşrettikleri bir kanunla hallettiler. Böylece Balkan milletleri arasında ihtilaf kalmadığından, Osmanlı Devleti aleyhine kolayca birleştiler. Bu birleşme bir süre sonra (8 Ekim 1912) Balkan Harbinin başlamasına sebep oldu. Siyaset yapmaktan memleket müdafaasına vakit bulamayan komutanların elinde kalan Osmanlı Orduları, Karadağ, Bulgaristan, Yunanistan ve Sırbistan karşısında bozguna uğradılar.
İttihad ve Terakki’nin gafil, cahil, fırkacı, bölücü idaresi neticesinde Osmanlı Devleti, Padişah’ın haberi bile olmadan bu defa da dünyanın süper güçlerine karşı Almanya safında Birinci Cihan Harbine katıldı (11 Kasım 1914). Dört sene süren savaş sonunda koca Osmanlı İmparatorluğu yağma olundu. Bir milyon kilometrekareden fazla toprak kaybedildi. Asker zayiatının yekünü ise beş yüzelli bini şehid diğerleri yaralı, kayıp ve esir olmak üzere bir milyonun üzerinde idi.
Çocukları çok severdi...
Sultan Mehmed Reşad’ın kalbi, memleketin içinde bulunduğu durumun ıstırabına dayanamadı ve 3 Temmuz 1918’de vefat etti...
Mehmed Reşad Han, çocukları çok severdi. Haliç kıyısında, Eyüp Camiinin arka kısmında onlar için “Reşadiye Numune Mektebi” adında bir okul yaptırmıştı. Vefatından önce şöyle vasiyet etti:
“Ben öldüğümde cenazemi, yaptırdığım mektebe çok yakın bir yere defnedin. Böylece yattığım yerden onların seslerini duyabileyim...”
Vasiyetini aynen yerine getirdiler... Bu şefkatli padişahı, “Reşadiye Numune Mektebi”nin bahçesine defnettiler.