Abdülkâdir Geylânî hazretleri evliyanın en büyüklerindendir. Kıyâmete kadar, her velîye feyzler onun vasıtasıyla gelecektir. Bunun için kendisine “Gavs-ül-A’zam; En büyük Gavs” denildi. Yalnız İmâm-ı Rabbânî hazretleri bu hususta onun vekîlidir... Sıkıntısı ve dileği olanlar onu vesîle ederek, araya koyarak Allahü teâlâya duâ ettiklerinde dileklerine kavuşurlardı. “BENİ VESÎLE EDİN!..”
Abdülkâdir Geylânî hazretleri buyurdu ki:
“Sıkıntıda olan bir kimse beni vesîle edip Allahü teâlâya yalvarsa derhâl sıkıntısı gider. Şiddet ânında her kim benim ismimi ansa derhâl rahata kavuşur. ‘Abdülkâdir Geylânî hazretlerinin yüzü suyu hürmetine’ diyerek, her kim Allahü teâlâdan dilekte bulunursa, derhâl işi görülür.”
“Allah’ım! Ceddim, Habîbin Muhammed aleyhisselâm ve kullarından takvâya erenlerin hâtırı için, hiçbir talebemin rûhunu tövbesiz alma.”
Kendisinden; duânın kabûl edilmesi, hayır ve misâfire ikrâmdan soruldu. O zaman şu hadîs-i şerîfleri okudu:
“Kul günâh veya kat’-ı rahm (sılayı rahmi terk) dâvâsında bulunmadıkça ve acele etmedikçe duâsı kabul edilir.” Eshâb-ı kirâm; “Yâ Resûlallah, acele etmek nedir?” diye sorunca; “Duâ ettim de kabul edildiğini görmedim der ve o anda vazgeçerek duâyı bırakır” buyurdular. Bir kimse Peygamber efendimize suâl edip; “Müslümanların hangisi daha hayırlıdır?” dedi. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem); “Elinden ve dilinden Müslümanların emîn olduğu kimsedir” buyurdu.
“Her kim Allah’a ve âhiret gününe îmân ederse ya hayır işlesin, yahud sussun. Her kim Allah’a ve âhiret gününe îmân ederse, komşusuna ikrâm etsin. Her kim Allah’a ve âhiret gününe îmân ederse, misâfirine ikrâm etsin.”
“BANA ŞEFÂATÇI OLACAK”
Abdülkâdir Geylânî hazretleri, dîne uygun olmayan bir şeye müsâade etmezdi. Bir gün yanında; “Falanca kimse ibâdeti ve kerâmetleri ile meşhûrdur” diye konuşuldu ve bu arada; “Ben derece bakımından Yûnus aleyhisselâmı geçtim” dediği nakledildi. Bunu duyunca yüzünde öfke eserleri görüldü. Yaslandığı yastığı yere doğru attı. Gidip baktıklarında adamın öldüğünü gördüler. Vefâtından sonra o şahıs rüyâda neşeli olarak görüldü. “Nasılsın?” diye sorulduğunda; “Şeyh Abdülkâdir hem Allahü teâlânın, hem Yûnus aleyhisselâmın yanında bana şefâatçı olduğu için, Allahü teâlâ beni affetti. Yûnus aleyhisselâm hakkında söylediğim o söz sebebiyle hesaba çekmedi” dedi.