Hasan-ı Basri hazretleri, Tâbiînin ve o devirdeki evliyânın en büyüklerindendir. 641 (H.21) senesinde Medîne-i münevverede doğdu. 728 (H.110) senesinde Basra’da vefât etti. Kabri Sâlihiyye adı verilen yerdedir. Kıymetli nasihatleri vardır. Bir sohbeti esnâsında buyurdu ki: “ŞU ALTI ŞEY KALBİ BOZAR”
“Kalbin bozulması altı şeydendir: 1) Allahü teâlânın rahmetini umarak, tövbeyi terk etmek, 2) İlmi ile amel etmemek, 3) Amelinde ihlâs sâhibi olmamak, 4) Allahü teâlânın ihsân buyurduğu rızkı yiyip, şükür etmemek, 5) Allahü teâlânın taksimine râzı olmamak, 6) Vefât edenleri kabrine defnedip, onlardan ibret almamak... Resûl-i ekrem sallallahü aleyhi ve sellem buyurdu ki: Kabir, âhiret konaklarının ilkidir. Ondan kurtulana, ondan sonrası daha hafif ve kolay, ondan kurtulamayana, ondan sonrası daha zor ve çetindir.”
“Kıyâmet günü şehîdlerin kanı âlimlerin mürekkebi ile tartılacak, şehîdler diyecekler ki: Âlimler zamanlarının ışık kaynağıdır. Her âlim zamânının lambasıdır. İnsanlar âlimler vâsıtası ile aydınlanırlar.”
“Gönlün ferah olup duânın makbûl olmasını istersen, şu beş şeyi terk etme:
1) Dünyâya harîs olmayan, her işi Allah rızâsı için yapan âlimlerle berâber ol.
2) Gece namazı kıl! Kazâya kalmış namazlarını, geceleri de kazâ ederek bir an önce öde! Farz namazı kazâya kalan kimsenin, sünnet ve nâfile namazları kabûl olmaz. Yâni sahîh olsa da sevap verilmez. Âlimlerimiz buyuruyor ki: Şeytan, Müslümanları aldatmak için, farzları ehemmiyetsiz gösterip, sünnet ve nâfileleri yapmaya sevk eder.
3) Tegannî etmeden Kur’ân-ı kerîm oku.
4) Namazlarını tam olarak, vaktin geldiğini bilerek ve evvel vaktinde kıl.
5) Helâl ye. Helâl yiyenin duâsı makbuldür. O halde helâli, haramı öğrenmek lâzımdır.”
“BİRAZ GEÇ OLMADI MI?”
Hasan-ı Basri hazretlerine 90 yaşında bir ihtiyar gelir, “Ben tövbe edip doğru yola girmek istiyorum” der. O mübarek zat da latife yapmak ister; (Beybaba, nerede kaldın, biraz geç olmadı mı?) der. İhtiyar, (Neresi geç ki, ölmeden geldim ya) der. O zaman Hasan-ı Basri hazretleri, (Doğru söylediniz efendim, ölmeden önce gelen, zamanında gelmiş olur) der. İhtiyar zat bunları söyledikten biraz sonra vefat eder...