ARA
MEŞHURLARIN SON SÖZLERİ
 Râbi’a-i Adviyye hazretleri, Tâbiînden ve hanım velîlerin büyüklerindendir. Babasının adı İsmâil’dir. 752 yılında Kudüs civârında vefât etti. Basra’da Zühd ve salahı ile meşhur idi...
Süfyan-ı Sevri ve Hasan-ı Basri bu mübarek kadının ilminden istifade etmiş, feyz almışlardır. Gönlü aşk-ı ilâhî ile dopdoluydu. Gözü devamlı yaşlıydı. “Bizim istiğfârımız yeni bir istiğfâra muhtaçtır” derdi. Geceleri kâim (huzûr-i ilâhîde ibâdet hâlinde), gündüzleri sâim (oruçlu) idi. Kimseden bir şey almazdı
Bu mübarek kadın, kimseden bir şey almazdı. Bir keresinde Hasan-ı Basrî hazretleri kendisini ziyârete gelmişti. Kulübesinin kapısında, zenginlerden birinin ağladığını gördü. “Niçin ağlıyorsunuz?” diye sordu. O zengin; “Zühd ve kerem sâhibi şu hâtun olmasa, halk mahv olur. O, zamânın bereketidir. Allahü teâlâ bizi, birçok belâ ve sıkıntılardan onun hürmetine muhâfaza etmektedir. Ona bir miktar yardımım olsun diye şu keseyi getirdim. Fakat kabûl etmez diye ağlıyorum. Bunu ona verseniz, belki sizin hatırınız için kabûl eder” dedi. 
Hasan-ı Basrî hazretleri kendisine bildirince, Râbi’a-i Adviyye buyurdu ki: 
“Ben bu dünyâlıkları bunların hakîkî sâhibi olan Allahü teâlâdan istemeğe utanır iken başkasından nasıl alırım? Allahü teâlâ bu dünyâda, kendisini inkâr edenlerin bile rızkını verirken, kalbi O’nun muhabbetiyle yanan birinin rızkını vermez mi zannediyorsunuz? O kimseye selâmımızı söyle. Kalbi mahzûn olmasın. Biz Allahü teâlâdan başkasından bir şey almamaya ahdettik. Hiçbir kimseden bir şey beklemiyoruz. Geleni kabûl etmiyoruz. Bir defâsında devlete âit olan bir kandilin ışığından istifâde ederek gömleğimi yamadım da kalbim dağıldıkça dağıldı ve dikişleri sökünceye kadar kalbimi toparlayamadım...”

“Has kullarım arasına katıl!” 
Vefât etmeden önce hasta yatağının başucunda bekleyen sevdiklerine; 
“Kalkınız, burayı boşaltıp, yalnız bırakınız. Allahü teâlânın melekleriyle baş başa kalayım” deyince, oradakiler odayı boşalttılar. Kapıyı örttüler. İçeriden meâlen şu âyet-i kerîmenin okunduğu işitiliyordu: 
“Ey mutmainne nefs, râzı olmuş ve râzı olunmuş olarak Rabbine dön! Has kullarım arasına katıl ve Cennetime gir.” (Fecr sûresi: 89) 
Aradan biraz zaman geçti ses kesilmişti. İçeri girdiklerinde vefât ettiğini gördüler. Vefâtından sonra Abede binti Şevvâl vasiyyetini yerine getirdi. Tur Dağı üzerine defnedildi...
Tüm İçerikler