Sâlih bin Beşîr el-Mürrî, Tâbiîn devrinde Basra’da yetişen meşhûr hadîs ve fıkıh âlimlerinden ve velîlerdendir. Basra’da doğdu. Orada ilim öğrendi. Hadîs, fıkıh ve kırâat ilimlerinde yüksek bir âlim oldu. Halîfe Mehdî onu Bağdat’a götürdü. 792 (H.176) târihinde Bağdat’ta vefât etti... “LEZZETİ ÜÇ ŞEYDE ARAMALI”
Sâlih bin Beşîr, hadîs ilminde büyük bir âlimdi. Rivâyet ettiği hadîs-i şerîfler, Sünen-i Tirmizî ve Sünen-i Ebû Dâvûdda yer almaktadır. Hikmet dolu sözleri vardır. Buyurdu ki:
“Dünyâda lezzeti üç şeyde aramalıdır. Aradığını bulursan, sevinip keyfine bak! Şâyet bulamazsan, bu kapının sana kapalı olduğunu bil! Bunlar: 1- Namaz kılmak, 2- Kur’ân-ı kerîm okumak, 3- Allahü teâlâyı çok zikretmek, hatırlamaktır.”
“Allahü teâlânın sana istediğin şekilde lütuf ve ihsânda bulunmasını istiyorsan, kullarına O’nun istediği gibi davranman lâzımdır.”
“Dünyâdan sonraki yolculuk çok uzundur. O uzun sefer için, yol azığı hazırlayınız ve biliniz ki, azıkların en hayırlısı, takvâdır. Yâni Allahü teâlâdan korkarak, haramlardan sakınmaktır.”
“Dünyânın fânî, geçici ve sıkıntılarla dolu olduğunu bilen bir kimse, dünyâya sarılmakla nasıl mutlu olabilir?” Ve sonra ağlayarak ilâve etti: “Dünyâ, bizden evvelkilerin artığı, geçmişlerin terk edip boşadığıdır. Buradan, ayrılık zamanı gelmeden önce ayrılın ve ölüm, baş ucunuzda imiş gibi hareket edin!”
“İnsanlara şaşıyorum! Onlar ki, azık tedarik etmek ve âhiret yolculuğuna hazırlanmakla emrolunmalarına rağmen, birbirlerini engelleyip oyalanmaktan başka bir şey yapmıyorlar.”
KUR’ÂN-I KERÎMİ ÇOK OKURDU
Sâlih el-Mürrî, çok ibâdet eden sâlih bir zât idi. Herkese nasîhat eder, ibretli kıssaları ile insanlara emr-i mârûf yapardı. Çok güzel Kur’ân-ı kerîm okurdu ve çok ağlardı. Sâlih-i Mürrî’nin Kur’ân-ı kerîm okuyuşu, çok hüzünlü ve çok güzel olup, dinleyenlere tesir ederdi. Onun zamânında Bağdat’ta, ondan daha güzel okuyan kimse yoktu. Kur’ân-ı kerîm okurken, bayılıp yere düşerdi. Şöyle anlatılır:
Ahzâb sûresinin: “O gün, yüzleri Cehennem ateşine döndürülünce, ‘Eyvah bize! Keşke, biz Allaha itâat etseydik, Peygambere itâat etseydik’ diyeceklerdir” meâlindeki 66’ncı âyet-i kerîmesini okuyunca bayılıp düştükten sonra vefât etmiştir.