ARA
MEŞHURLARIN SON SÖZLERİ
 Sâlim Mevla Ebû Huzeyfe hazretleri, aslen Horasanlıdır. Asıl ismi bilinmemektedir. “Salim” ismi ona Arabistan’da verilmiştir. “Salim Mevla Ebû Huzeyfe=Ebu Huzeyfe’nin azadlısı Salim” ismiyle meşhur olmuştur...
Sâlim Mevla Ebû Huzeyfe (radıyallahü anh), Bedir, Uhud, Hendek ve diğer bütün gazalara katıldı. Hazreti Ebû Bekir zamanında “Yalancı Peygamber” Müseylemet-ül-Kezzâb’a karşı yapılan Yemâme Gazasında şehîd düştü... Muhacirlerin sancaktarı idi...
Yemâme’de Muhacirlerin sancaktarı hazreti Sâlim idi. Sâlim Mevla Ebû Huzeyfe radıyallahü anhın sancağı taşıması dolayısıyla tehlikeye hedef olacağını gören Eshâbı kiram; 
-Senin başına bir zarar gelmesinden korkarız, dediler. Fakat o; 
-Eğer ben sancağı taşımayacak olursam Kur’ân-ı kerîm ehlinin en bedbahtı olurum, buyurdu. 
Harp sırasında Benî Hanife kabilesi sancağı düşürebilmek için sancağın bulunduğu yere ve sancaktar hazreti Sâlim’e çok şiddetli bir hücum yaptılar. Sâlim hazretlerinin sancak tutan kolunu azılı kâfirlerden birisi çok şiddetli bir kılıç darbesiyle kesti. Sâlim radıyallahü anh “Allah” diye öyle bir nara attı ki, harp meydanı inledi. Sancağı yere düşürmeden diğer eliyle tuttu. Bir kılıç darbesiyle diğer kolu da kesildi. Fakat, İslâm sancağı yine yere düşmedi. Çünkü Sâlim radıyallahü anh, vücudu ve kesik kolları ile sancağa sarılmıştı. Kâfirlerin bütün şiddetli darbelerine rağmen sancağı bir türlü yere bırakmadı.
Sanki Sâlim Mevla Ebû Huzeyfe hazretlerine vurulan her kılıç darbesi onun sancağa biraz daha sıkı yapışmasını ve durduğu yerde daha kuvvetle dik durmasını sağlıyordu. Ne zaman ki İslâm askeri yetişti ve sancağı aldılar, o zaman yere düştü. 

“Beni onun yanına götürün!”
Sâlim radıyallahü anh, kâfirlerin en şiddetli kılıç darbeleri altında ve şehîd düşerken; 
“Ve mâ Muhammedün illâ rasûl...” (Âl-i İmrân suresinin 144’üncü âyet-i kerîmesini) okuyordu. 
Eshâb-ı kirâm ona yetiştikleri zaman bu âyeti okuduğunu işittiler. Yere düşünce eski efendisi Ebû Huzeyfe’yi sordu. Şehid olduğunu öğrenince; 
-Beni de onun gibilerin yanına götürün, buyurdu. 
Vasiyyetini yaptı ve şehâdet mertebesine erişti. Ebû Huzeyfe ile beraber birinin başı diğerinin ayağının yanında olduğu halde defnettiler.
Tüm İçerikler