ARA
MEŞHURLARIN SON SÖZLERİ
 Şamlı âlim İbn-i Sâlim Halvetî hazretleri ilim tahsîl edecek yaşa geldiğinde, fıkıh, Arabî ilimler ve daha başka ilimleri okudu. Bu ilimlerin tahsilini tamamladıktan sonra tasavvuf bilgilerini öğrenmek için çalıştı. Şeyh Eyyûb Halvetî’den feyz alarak Halvetiyye yolunda ilerledi... ŞEYH EYYÜB’ÜN KIZI SAFİYYE
İbn-i Sâlim Halvetî, bir rüyasını şöyle anlatır:
Evimiz tarafına bazı kimseler geliyordu. Her biri elinde, yâsemin bulunan bir kap, buhurdanlık ve mis kabı bulunan bir tepsi taşıyordu. “Bu nedir?” dedim. “Şeyh Eyyûb’ün kızı Safiyye ile düğününüz var” dediler. Ben; “Hocamın Safiyye isminde bir kızı olduğunu bilmiyordum” dedim. “Bu kız, çok temizdir” dediler. Sonra evimize girdiler. Beraberlerinde olan şeyleri bıraktılar. Hepsi benimle müsâfeha edip; “Mübârek olsun” dediler ve çıktılar. Uyandım. O gece Kurban Bayramı gecesiydi. Duhâ (kuşluk) vakti sevdiklerimizden bir topluluk bana geldiler. Ağlıyorlardı. Dediler ki: “Bugün Şeyh iki kişi arasına oturdu ve; “Ey kardeşlerim! Sizden burada hazır olanlar olmayanlara bildirsin ki benden sonra hocanız İbn-i Sâlim’dir. Bunu kendiliğimden söylemiyorum. Onun hocalığı bu yolun büyüklerinin hepsinin bulunduğu bir toplantıda sabit olmuştur” buyurdu.

“BENİ ONA GÖTÜRÜN!”
Bu hadiseden bir müddet sonra Şeyh Eyyûb; “Beni bir hayvan ile Mencek Câmii’ne götürünüz” buyurdu. Câmiye geldiğinde; “İbn-i Sâlim’in hâli nasıldır?” diye sordu. “O, kendi hâlindedir” dediler. “Beni götürün. Onu ziyâret edeyim” buyurdu. İki kişi kollarına girerek getirdiler. Ona hürmeten oturmaya muktedir olamadım. “Zararı yok, oturma” buyurdular. Sonra da; “Benden sonra irşâd vazîfesi senindir. Yolumuzun âdabını gözetmek senin üzerine lâzımdır. Allahü teâlâ seni muvaffak eylesin. Sana yirmi bir senemi harcamamın sebebi de bu idi” dedi. Ben ağladım. Bütün kardeşlerimizin hepsi orada hazır idiler. Onlar da ağladı. Sonra bana; “Rüyânda ne gördün?” dedi. Ben anlatmaktan utandığım için gizlemek istedim. Beni zorladı ve; “Anlat” buyurdu. Bunun üzerine ben de gördüğüm rüyâmı anlattım. “Vallahi o, Safiyye’dir. Hiçbir yabancı kimse onu görmemiştir. Onu sana zevce olarak verdim. Allahü teâlâ mübârek etsin” dedi. Fâtiha okuyup, yanımdan ayrıldı. Çok geçmeden de vefât etti...
Tüm İçerikler