ARA
MEŞHURLARIN SON SÖZLERİ
 Arslan Dımeşkî, büyük velîlerdendir. Doğum târihi bilinmemektedir. 1164 (H.560) senesinde Şam’da vefât etti. Kıymetli nasihatleri vardır... Ona bir gün; “Ârif kime denir?” dediler. Şöyle cevap verdi: “ÂRİF ÖYLE BİR KİMSEDİR Kİ!”
“Ârif, öyle bir kimsedir ki, Allahü teâlâ onun kalbine bütün varlıkların sırlarını bir sayfa hâlinde yerleştirmiştir. Değişik şekillerine rağmen, Allahü teâlânın ihsânı ile onların hepsini idrâk eder, anlar. Yapılan her işin sırrını çözer. Dünyâ ve melekût âleminde, ister zâhir, açık, ister bâtın ve gizli olsun, bütün hareket ve işlere Allahü teâlâ onu muttalî kılar. Gözünden perdeyi kaldırır. Artık o, her işi ve her hareketi, ilim ve keşif yoluyla müşâhede eder, görür. Melekût âlemine yükselir. Orada bir güneş gibi parlar. Güneşe bakılmadığı gibi, ona da bakılamaz. Ârifin, Rabbini tanıyan irfân sâhibinin sıfat ve alâmetleri ise şunlardır: Amellerinin ilme, dîne uygun olması ve hallerinde gizliliğe uyması, gizlemesidir...”
Bu mübarek zata güzel ahlâktan sorulunca şöyle buyurdu: “Güzel ahlâk şunlardır: 1) Gücü yettiği halde affetmek, 2) Her hâlükârda tevâzu üzere olmak, 3) Karşılık beklemeden ve başa kakmadan vermek, bağışlamak...”
Kızmak ve öfkenin zararları hususunda da buyurdu ki: “Hiddet (kızgınlık), şerrin (kötülüklerin) anahtarıdır. Gadab (kızgınlık), seni öyle bir hâle sokar ki, artık orada özür zelîldir, geçmez... Gadabın sebebi, kendinden üstün birinin, hoşlanmadığı bir şekilde hücûm etmesidir. Öfke, insanın içinden dışına doğru çıkar. Hüzün ise, dışından içine doğru işler. Öfkeden güç ve intikam hırsı, hüzünden ise dert ve hastalık doğar...”

“GÜCÜN YETTİĞİ HÂLDE AFFET”
Arslan Dımeşkî hazretleri, kendisine eziyet edenleri affeder, başkalarına da böyle davranmayı tenbih ederdi. Bu hususta buyurdu ki: “Eğer kendinde, sana düşman olan kimseyi yenmeye bir güç bulursan; bulduğun bu güce, kuvvete şükür olarak onu affet. Ahlâkın en güzeli, gücü yettiği halde affetmek ve kendi ihtiyâcı olan şeyi cömertçe vermektir...”
Bu mübarek zat, Şam’da yaşayıp, insanlara uzun seneler feyz verdi. Vefat ederken buyurdu ki:
“Kerim olan kimse, eziyetlere dayanır, belâlardan şikâyetçi olmaz.” 
Cenâzesi defnedilmek üzere omuzlar üzerine alınıp götürülürken, gökte yeşil renkli bir kuş sürüsü ortaya çıkıp, tabutu hizâsında kanatlarını gererek durdular...
Tüm İçerikler