ARA
MEŞHURLARIN SON SÖZLERİ
 Seyyid Burhâneddîn-i Tirmizî, Behâeddin Veled’in talebelerindendir. Bu büyük velîye intisap ettikten sonra bir müddet kırlara düşüp, tecelli nurlarının çokluğundan kararsız olmuştu. Riyâzeti pek sever, nadiren de yemek yerdi. Kalplerdeki sırları söylediği için Horasan, Buhara, Tirmiz ve civarında “Seyyid-i Sırdân” diye tanınırdı. Behâeddin Veled’in Horasan’dan göç edişinden sonra Tirmiz’e gitmiş ve orada inzivaya çekilmişti...
Konya yolunu tuttu...
Mevlâna Celâleddin yedi sene boyunca oturdukları Lârende’ye (Karaman) bir seyahat yapmıştı. Hüdâvendigâr’ı bulamayan Seyyid-i Sırdan bir mektup yazarak dönmesini rica etti. Mevlâna mektubu alınca öpüp, gözlerine sürdü ve derhâl Konya yolunu tuttu.
Kavuşma çok heyecanlı oldu; her ikisi de kendilerinden geçtiler. Seyyid Burhaneddin, delikanlı Celâleddin’in (Mevlana) bilgide eşi olmadığını görmüş; bâtınında da işlenmemiş cevherler bulunduğunu keşfetmişti. Sevgiyle yürüyen hocalık-talebelik devresi tam dokuz yıl sürdü.
Seyyid Burhâneddîn hazretleri Kayseri’yi seviyordu. Oraya yerleşecek, inzivaya çekilecek, köşesinde gece gündüz Hak’la bir olacaktı. Nihayet Mevlâna’nın müsaadesiyle, o zaman “Darü’l-Feth” denilen Kayseri’ye yollandı.

“Garip Seyyid göçtü!..”
Hayatının geri kalan günlerini Kayseri’de geçiren Burhâneddîn-i Tirmizî hazretleri, 1220 senesinde bir gün, hizmetine bakan talebelerinden bir testi sıcak su getirmesini istedi. Su gelince, talebeye;
-Kapıyı kapa ve garip Seyyid göçtü diye dışarıya haber ver, buyurdu. 
Suyu getiren talebe, çıkar çıkmaz, efendisi ne yapacak diye, içerisini gözetlemeye başladı. Mübarek Seyyid abdest almış, elbisesini giymiş, odanın bir köşesine yatıvermişti.
“Ey, bana bir emanet veren hâzır ve nâzır Allah! Lûtf edip bu emaneti al! İnşaallah beni sabredicilerden bulursun” âyetini okuyarak ruhunu Hakk’a teslim etti.
Tüm İçerikler