ARA
MEŞHURLARIN SON SÖZLERİ
 İmâm-ı Ahmed Rabbânî hazretleri, Hindistan’da yetişen en büyük veli ve âlimdir. Ariflerin ışığı, velilerin önderi, İslam’ın bekçisi, Müslümanların baş tacı, müceddid, müctehid ve İslam âlimlerinin göz bebeğidir. “Silsile-i aliyye”nin yirmi üçüncüsüdür. Hikmetli sözleri pek çoktur. Mektûbât kitabında buyurdu ki: “İNSANA ÖNCE LAZIM OLAN...”
“İnsana lâzım olan önce Ehl-i sünnete uygun inanmak, sonra Allahü teâlânın emir ve yasaklarına uymak, daha sonra tasavvuf yolunda ilerlemektir.”
“Büyükleri sevmek, saâdetin sermâyesidir. Muhabbete müdâhane, gevşeklik sığmaz.”
“Edebi gözetmek, zikirden üstündür. Edebi gözetmeyen Hakk’a kavuşamaz.”
“Kalbin tasviyesi (temizlenmesi); İslâmiyete uymakla, sünnetlere yapışmakla, bid’atlerden kaçmakla ve nefse tatlı gelen şeylerden sakınmakla olur. Zikir ve rehberi, doğru yolu gösteren âlimi sevmek bunu kolaylaştırır.”
İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin talebelerinden Mevlânâ Muhammed Emîn, bir gün, hocasına şöyle arz etti: “Nevâbşîr Hâce, asîl ve şerefli bir âileye mensuptur. Babası ve dedeleri evliyâdandı. Fakat Nevâbşîr Hâce içki içiyor ve haram işlerle meşgûl oluyor. Islâhı için bir teveccüh buyurunuz. Bu bir komutandır. Eğer tövbe etmek nasîb olursa onun sebebiyle askerlerden pekçok kimse de kurtulur, sâlih kimselerden olurlar.” Bunu arz edince İmâm-ı Rabbânî hazretleri sükût etti... Yine bir defâ aynı şey arz edilince İmâm-ı Rabbânî hazretleri buyurdu ki: 

“ONU GÜNAHLAR İÇİNDE GÖRDÜM!”
“Ey Mevlânâ Muhammed! Nevâbşîr Hâce’nin hâline teveccüh ettim. Onu haramlar ve günahlar içinde gördüm. Onu bu kötü hâlden kurtarmak için çok teveccüh ettim, uğraştım. Elim ona ulaşmadı. Fakat sonunda onu kendimize çekeceğiz.” 
Aradan uzun zaman geçti. Hakkında böyle buyurduğu o kimse, haramları terk etti. Sonra ibâdet ve tâatle meşgûl oldu. Bu zât bir defâsında Serhend şehrinden başka bir şehre gitmişti. Serhend’e dönüşünde hastalanıp vefât etti. Vefatı sırasında oğullarına; “İmam-ı Rabbani hazretleri benim, kendi yanında olmamı istiyor. Cenazemi Serhend’e götürün” dedi. Oğulları onu İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin türbesi yanında bir yere defnettiler. Böylece İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin; “Sonunda biz onu yanımıza çekeceğiz” buyurmasının hikmeti anlaşıldı.
Tüm İçerikler