ARA
MEŞHURLARIN SON SÖZLERİ
 Süfyan-ı Sevrî hazretleri, hacda, Harem-i Şerifi tavaf ederken her adım başında Peygamberimize (Sallallahü aleyhi ve sellem) salâtü selâm getiren bir adam görür. Mübarek, hadiseyi şöyle anlatır:
-Behey adam! Sen tesbih ve tehlili bırakmışsın, kendini tamamen Peygamberimize salât-ü selâm getirmeye vermişsin, bu husûsta bir bildiğin mi var? dedim. 
Bana “Allah günahını bağışlasın, sen kimsin?” diye sordu, ona “Süfyan-ı Sevrî’yim” diye cevap verdim. Bunun üzerine bana şunları söyledi: 

“Babamın yüzü ağarıverdi!” 
“Eğer sen zamanının en büyük zahidi olmasaydın sana durumumu anlatmaz, seni sırrıma ortak etmezdim. Şimdi dinle: Babamla birlikte hac için yola çıkmıştık, konak yerlerinden birinde babam hastalandı, yolculuktan geri kalarak onun durumu ile ilgilendim. Fakat sonunda öldü, ruhu çıkınca yüzü kapkara kesildi. Ben dehşete kapılarak ‘İnnâ lillâhi ve innâ ileyhi raciun’ dedim ve yüzünü örttüm. 
Bu sırada göz kapaklarım ağırlaştı, üzgün bir ruh hali içinde uykuya daldım. Rüyada, bu kadar güzel yüzlüsünü, bu kadar temiz kılıklısını ve bu derecede hoş kokulusunu hayatta görmediğim birini gördüm. Ağır adımlarla yürüyerek babamın yanına sokuldu, kefeni yüzünden kaldırarak avucunu çehresinin üzerinden geçirir geçirmez, babamın yüzü ağarıverdi. Sonra, yerinden kalkmış, gidiyordu, elbisesinin ucundan tutarak ‘Ey Allahın kulu! Kimsin sen ki bu gurbet elinde Allah seni babama ihsan buyurduğu nimete vâsıta kılmıştır’ diye sordum. Bana şöyle cevap verdi: 

“Beni tanımadın mı?”
‘Beni tanımadın mı? Ben Abdullah oğlu Muhammed’im. (sallallahü aleyhi ve sellem) Baban günahkâr bir kimse idi, fakat bana çok salât-ü selâm getirirdi. Ölürken başına bu hal gelince benden imdad istedi, ben ise üzerime salât-ü selâm getirenlerin imdadına hemen yetişirim.’ 
Bu sırada uyandım, bir de baktım ki, babamın yüzü gerçekten bembeyaz oldu...
Tüm İçerikler